Pazar, Aralık 08, 2013

Aklima dusen kokular...

Benim gibi 35 inden sonra yurtdisinda yasamaya baslamak, bazen akilalmaz davranislara sebep oluyor.. Yasamima Turkiye de devam etseydim asla yapmasi aklima gelmiyecek seyler, simdi birden aklima dusuveriyor, bir kiymetleniyor, bir kiymetleniyor....Hani galiba ulkemin degerini bu kadar uzakta olunca mi anliyorum, Yoksa yas gectikce insan annesinin klasik haline mi burunuyor bilmem??...Ya da gecmisi burada yasatma cabalari:-(

Bugunde aklima Sirkeci dustu... Kucukken hep korkardim oraya gitmekten, pasajlarin karanligimi? Dilenciler mi? Kalabalik mi bilmem? Her nedense de pek sık  giderdik. Annem Cumartesi leri elimden tutar, Etiler den once Besiktas otobus duraklarina, oradan Sirkeci dolmuslarina bindirirdi. Yolu katettikce kalabaliklasirdi insanlar. Sanki sehirden koye dogru giderdik, insanlarin gorunumleride degisirdi. Misir carsisi ve kuslar di ilk duragimiz. Annem uzun yolun sonunda canimin sıkıldığını  anlayip biraz oynamami seyrederdi... Bende kizlarimi goturmeliyim bu yaz... Bakin gene annemi buldum kendimde.... Neyse..Sirasiyla kahvalticilara, kahveciye, kuruyemiscilere ugrar, bazen tanidik kuyumcu veya zuccaciyeci komsuda bir oralet icer, terzi olan annem ihtiyaci olan kumas veya tuhafiyecilere ugradiktan sonra, yavas yavas sirkeciye dogru yurumeye baslardik. Onca hengamenin, kesmekesin ardindan, kendimizi cok farkli bir atmosferin icinde buluverirdik.. Konyali da! Mis gibi kokular bizi kendi evimizmiscesine karsilar, buz gibi mermer masalari, sicacik corbalarimizla isitirdik. Ben hep pilav yanina bisiler isterdim.;-) Sonrasında  da birer kemalpasa var hatiralarimda.. Hadi cok oyalanmayalim derdi annem..Cayimizi da evimizde iceriz... Cikista hemen yandaki yerinden birkac Konyali kurabiyesi alip evimizin yolunu tutardik.. Ben yolda tok karnima coreklerin kokusunda uyuyakalirdim. Iste yillardir denedigim ama gercek tarifini bulamadigim o corekleri bugun yapmayi becerdim ve Toronto daki evime Sirkecinin kargasasinin verdigi huzuru getirdi..



PORTAKALLİ ŞEKERLİ KONYALİ ÇÖREĞI 


MALZEMELER
4 yumurta(1 yumurtanın sarısı üzerine)
1 su bardağı sıvıyağ
2,5 su bardağı toz şeker
1 su bardağı süt
1 paket kabartma tozu
1 çay kaşığı karbonat (üzerine limon sıkılacak)
2 portakal kabuğu rendesi
Aldığı kadar un
Üzeri için:Toz şeker

HAZIRLANIŞI
Karıştırma kabına sıvıyağ ve toz şeker eklenir ve iyice karıştırılır.
Un hariç diğer tüm malzemeler ilave edilir.
Karbonatın üzerine limon sıkılır ve eklenir.
İyice karışan malzemenin üzerine yavaşça un ilave edilir.
Kulak memesi yumuşaklığında bir hamur yapılır.
Mandalinadan biraz buyucerek parçalar koparilip elde yuvarlanirken ortasına hafifce sivrilik verilir..
Hazır olan kurabiye önce yumurta sarısına daha sonra toz şekere batırılır.
Yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizilir.
Önceden ısıtılmış fırında renk alıncaya kadar pişirilir.


Afiyet olsun...




Salı, Nisan 16, 2013

Namaste

Hep soyluyorum, kendime notlar almak icin yaziyorum. icimi dokuyim, sonradan donup "haha! ne salakmisim" diyim yada hala sifremi hatirliyormuyum diye bir otokontrol olsun...Amaaaa yasasin benim blogumuda okuyanlar varmis hatta tariflerimi paylasmam lazim diye icimi icimi kemirip durdum..(Denemeyin kemirerekten kg. gitmiyor).  Ama son  bir aydir suraya oturup yazabildigim gece 10 dan sonrasini uyuyarak geciriyorum. Niye? kendimi spora adadigimdan:)

14 Ocak yani programa basladigimdan beri Toronto da hava sartlari kar kuremek disinda bir spora elvermediginden dogru duzgun bir hareket imkani bulamamistim. Dolayisiyla 7 kg. verdikten sonra metabolizmam durdu. Daha onceleride yazmisimdir, hayatim boyunca en kiskandigim kadin profili duzenli spor yapip, "fitness minded" olabilen kadinlardir. Ama oyle gecici degil, hani hayat tarzi olarak gece gunduz her firsatta spor yapan, spor konusan, spor dusunen kadinlar. Dolayisiyla 15 Marttan sonra rahat bir doneme girdigimden herbirini denemeye karar verdim...Son durum su;  Pazartesi sabah Hot Yoga, oglen Zumba. Sali sabah Pilates, Carsamba ve Cuma gunleri Hot Yoga, aksamlari her firsatta Wii-Zumba!!
Havalarda duzeliyor, (Gecen persembe kar kapliydi heryer ama) artik kosmayami baslasam diye de kasinmaya basladim. Kim tutar beni!:)

Itiraf etmek gerekirse Zumba bir hayat tarzi olabilecek bir spor dali degil, Ama inanilmaz egleniyorum, hele aksam kendi kendime...Figurleri de ezberlemis durumdayim..Ahhh ahh genclikte elimden biri tutaydi ne tango yapardim diyorum:) Pilates i ders olarak algiliyorum. Vucudum la ilgili bilmedigim cok sey ogretiyor. Durus bozuklugu, omuriligi rahatlatmak, gobek deligimi saga sola hareket ettirebildigim..Iyi mi kotu mu bilmiyorum, devam ettigim programda yas ortalamasi oldukca yuksek, dolayisiyla hoca bu kadinlar icin en onemli sey cislerini tutmayi ogrenmek diye devamli pelvis kaslarimizi calistirip duruyor. Uzun zamanda faydasi olacagi kesin ama belki sex hayatima da fayda eder diye seviniyorum. Ama hayatimin sporu bu degil.
Her sene bahar basi Tennis dersleri alirim bi heves..Hanimefendi top koordinasyonunuz cok zayif gelin vazgecin bu sevdadan diyebilecek cesarette bir hoca ya rastlamadim. Dolayisiyla Tennis te benim sporum olamaz.

Uzun seneler folklor oynadim, hani Toronto da Folklor??? diye gulmeyin..Gayet guzel derneklerimiz var ama ruhsal olarak bana ne faydasi olabilir veya haftada bir gun haftasonu aktivitesi spor olabilir mi??? bilmiyorum...



Evetttttt bosuna yaziyorum ben kararimi verdim. Benim sporum Yoga. Buldum. Kendimi bildim bileli her firsatta yoga denemisimdir ama hic surekliligi olmadi. Evde dizi dizi yoga DVD leri, bir yoga mat i, yoga t-shirt leri beni bu zamana kadar tesvik etmedi. Yada firsat bulamadim. Aslinda bir spor dalindan cok bir yasam, felsefe bicimi. Dipsiz bir kuyu. Dogru yerden baslayip, gercekten ne beklediginize karar vermeniz lazim. Yani ben zayifliyim, kas yapiyim diye yapilacak bir sey degil. Hele gecici bir donem yapilacak bir sey hic degil. Gercekten yasam stili olarak kabul etmeniz gerekiyor. Devamli okumaniz, gelistirmeniz, inanmaniz. Ben henuz cok yeniyim. Sevgili Duygu arkadasimin tesviki ile Hot Yoga yapiyorum ustelik. 40 derece isitilmis bir oda da, 75 dk.! Ilk onceleri gozumun onune bir sauna icerisinde yoga yapmak canlandigindan, asla! demistim ama sevgili aile hekimimize danisip herhangi bir cardio problemimin olmadigina karar verdikten sonra bir kac studio da denedim.  Hic te oyle sikici bir durum olmadigi, hatta ilk gunden itibaren aliskanlik yaptigini ve kendimi inanilmaz mutlu hissederek ciktigimi soyleyebilirim. Vucudum butun toksinlerinden arinmis, cildim yenilenmis, butun vucudum rahatlamis oluyor. Hele bu soguk ulkede neden daha once denemedim diye de hayiflanip duruyorum. Ama dedigim gibi Dr. kontrolunden gecmeden asla...

Yoga hakkinda eminim cok sey ogrenip, yazmak, paylasmak isteyecegim. Umarim bir gun "Yoga benim hayat tarzim" da diyebilirim. Hatta yazilarimi Sanskritce bile yazabilirim:)

Namaste...

Cumartesi, Mart 23, 2013

Paradoks

Hep bir gecis donemindeyiz, bir mevsimden digerine, bir isten diger ise, okuldan okula. Duygusal, ruhsal, kisisel gel-gitlerimizi,  gecis donemlerinde oldugumuzdan yasiyoruz . Suclu donemlerimiz var yani. Donem donem menzilimizi kaybediveriyoruz. Genelde periyodik oluyorlar. Gidip gidip geldiklerinden bir durulamiyoruz. Geldikce calkaliyor, duruldukca doneniyoruz. Kisirsal dongusel kavramlar kazaniyor bazen, isin icinden cikmaya calistikca basa donuyoruz. Siz kok salmak istedikce, ihtiyac duyulan gunes bir gelip bir yok oluyor. Tekerlek mi icad edileli yuvarliyoruz, yuvarlandikcami tekerlek olustu bilmiyorum. Hatta tekerlek tekrar dan mi tekerrur etti onu da.


Denge, birbirini tamamladikca saglandi. Bir butun ise donuserek dengelendi. Kadin-erkek dengesi ve donusumu yeni nesilleri, sicak-soguk dengesi ruzgarlari ve mevsimleri, gunduzun geceyi kovalamasi zamani-kavrami, dogum-olum yeni yasamlari ve yasamsal deneyimleri getiriyor. Hep devinip duruyorlar, hic durmadan.


Dogaya aykiri bir durum var yani. Insanoglu buyuk bir donusume ayak uydurabilecek yapida olmali halbuki. Butun canlilar buyuk bir dongunun bir parcasi olmasina rahmen neden ruhumuz sakin bir limana, kuytu bir sessizlige ihtiyac duyuyor. Beynimiz, vucudumuzla dogru orantili yaslanmadigi gibi, ruhumuzda bedenimize aykiri. Manyetik cekiciligi icin boyle mi olmasi gerekiyor. Yani zitliklarimiz mi dengelerimizi olusturuyor?
Doga herseyi yorungesine oturtmusta bir ruhlarimizi, benligimizi kontrol edemiyor. Hep bir protest, hep bir sorgulayici, Karakterlerimiz dunyaya dur diyebildigimiz surece gelisiyor, veya siradanlasiyoruz. Saatleri tersine cevirmek istedikce anliyoruz kadir kiymeti. Gunesin battigi gibi dogdugunu da goremedigimizden sabirsizligimiz, tahammulsuzlugumuz. Her yeni yasimizin bizden alip goturduklerini ve bize biraktiklarini gormemize ragmen, hep yenilenecegine inanabiliyoruz kalp kirikliklarimizin. Yasam sonuc olarak ruhun bedene karsi cikisi. Yoksa heveslenmek, sevinc duymak, arzu etmek, hayal etmek, hangi isin dogasina uyuyor? Hepsi gecici. Ondan belki gecis donemlerimizin gecisip durmasi.

 

Pazar, Mart 17, 2013

MUFAs

Hedefledigim kiloya 3.5 kg kaldi. 23 Nisan a cocuklar gibi sen girebilirim bu gidisle:) Olmadi 19 Mayis...Aslinda cokta onemli degil. Amacim su anki mutlulugumun, aldigim keyifin devam etmesi. Var olan tum pantalonlarin bol bol durmasi cok keyifli mesela:) Kizim hala niye kendime yeni birseyler almadigima hayret ediyor. Bende evrimimi bir tamaliyim oyle alirim hemde sooole tiril tiril yazliklardan diye dusunuyordum. Taaki bugun su uzerimdeki enine cizgili yesil siyah, tamamiyle vucuda oturan triko elbisenin yari fiyata dustugunu gorene kadar:) Denemeden aldim, geldim ve giydim. Sonuc sahane:) Meger benim belim incecikmis:) Vucudumun bir sekli varmis:) Annemin genc kizligimda "Aman valla kopacak belin" dedigini hatirladim..Annecim beni yaza gorunce belki gene soyler, diye hayal kurdum.
Alisveris heveslerim ve listelerim degisti. Artik marketin kasasina geldigimdeki sucluluk duygum yerini "Allahim ne kadar saglikli bir kadinim" diyerek hakli gurura birakti. . Kendime birkac gunluk yapilacak yemek listesi hazirliyorum. Bu aralar tariflerinden yararlandigim kendi kadar ismi de sahane bir kitabim var. Inanilmaz motive ediyor;)

 
Dumduz bir karin a sahip olmak icin yazilmis gibi gorunen bu kitap bizim akdeniz beslenme duzenimize ve Mehtap h. i onaylarmiscasina guzel bilgiler iceriyor. Girisinde diet kelimesinin ve limitlenmis yiyeceklerin (kibrit kutusu vb) insanlar uzerindeki olumsuz  etkisinden bahsediliyor. Zira bizde asla dietteyiz demiyoruz. Kitabin en guzel tarafi onerdigi beslenme duzeninin tum aile tarafindan uygulanabilir olmasi. Yani siz saglikli beslenirken, cocugum yesin diye katkili hamburgerlerden almamamiz gerektigini, aslinda bu beslenme duzeninin asil cocukken baslamasi gerektigini vurguluyor. Dusunsenize z.yagi ve esmer pirinc ten pilava, tahilli ekmege, kepekli makarnaya alismis cocuklariniz oldugunu. Ben hakikaten vicdan yapmaya baslamistim, ben bu kadar saglikli beslenirken, niye her aksam onlar icin beyaz pilav veya makarna yapiyorum, veya yesinler diye sevdikleri paketlenmis beyazlatilmis ekmekten aliyorum. Enerjinin en safini pekala benim yediklerimden alabilirler. Miktarini ve cesitlerini arttirmak yeterli. Bunun icin kademeli bir gecis plani hazirlamaliyim...
 
Beslenme programi, her ogunde icermesi gerektigine inanilan, MUFAs temel gidalari uzerine oturtulmus. MUFAs Manoun-saturated fatty acids yani "tekli doymamis yag asitleri" demek. Bu iyi yaglar  findik, ceviz, fistik, badem vs.  tohumlar; keten tohumu, cekirdek, cavdar, tahillar,  zeytin cesitleri ve yagi, avakado ve bitter cikolata da bulunuyor. Soyle bir dusununce bizim her ogunumuzde muhakkak tukettigimiz seyler. Ve bu urunleri ailece tukettigimizde genetik bile olsa hipertansiyon, diyabet, kolestrol`e karsi koyabiliyoruz. Ozellikle cocuklarda daha iyi bir beyin gelisimi sagliyor. Gelelim kitabin en guzel yanina, bu saglikli urunleri hangi besinler ile tuketmeliyiz diye tarifler vermis. Dun birkac tarifi not edip, alisveris listemi buna gore hazirladim. Arada hazirladigim menuleri ve fotograflari paylasmak beni daha cok motive edecek.
 

El mi yaman Bey mi ?


Tam iki ay oldu "saglikli beslenme" ye basliyali. Yarin sabah tartilacagim ve kendimi en fazla 57.5 kg. da gormeyi planliyorum ;) Yani 2 ayda 7 kg. gitmis olacak. Az degil elbet, ama vucudumla hesaplasiyoruz uzun bir suredir. ilk 3 haftada 4 kg. kaybederken farketmemis olacak, son 5 haftadir bir kasim kasim kasilmalar, bir orali olmamalar, bildiginiz gibi degil.:) Sokta ama belli etmemeye calisiyor. Bana son 10 senenin hesabini soruyor zannimca. Kaybettigim yaglari oyle benimsemiski bir uzvunu kaybedecekmis gibi uzgun. Tutarli davraniyorum, yakinda pes edecektir.
 
Aslinda burada olmamin nedeni kendime almak istedigim notlar. Yaptiklarim, yediklerim, degisen yasam tarzim. Ama su an neler yapmadiklarimi yazasim var. Soyle neresine neresine kaksam bu vucudun da anlasa. Her sabah kizlari okula biraktiktan sonra Tim Hortons a gitmiyorum mesela. (Her kosebasindaki kahve dukkanimiz, ama icinde yok yok) Double-double medium (cift sut ve sekerli kahvem;) ve peacan danish istemeyeli 2 ay oldu. Extradan arabada bulunmasi icin muffin de almiyorum. Gunduzleri okula giderken sinif arkadaslarimi arayip, 1 tencere sushi veya en soslu sandwich lerden de yaptirmiyorum 2 aydir. Yada bazi oglenler kizima surpriz yapip en yakindaki pizza ciyada goturmedim. Hatta onlara en sevdigimiz italyan restaurantindan pizzalar gelatolar aldim ama ucundan tadina bile bakmadim.
 
Disarda yemek yemegi pek seven bir aileyiz, ama iki aydir disarida tek yedigim salata, haslanmis sebze. Herkes guzelim soslu cin - japon- hint yemeklerini yerken ben salata veya sebze veya izgara et yiyorum. Herseylere kolaylikla dayaniyorum da kizlarin o sicak cikolata soslu fudge larina, veya cips yemelerine icim gidiyor. Gidip su siseme dayaniyorum. Utanmasam "su cips yedigin parmaklari yalasam bari" diyecegim olmayacak:) Biliyorum vucudumun bana oyunu bunlar biraz tatsam niye kg. vermem durdu diye kendimi suclayacagim. Yemezler:)))
 
Daha o kadar cok sey varki yapmadigim, cafefernando nun sayfasini ziyaret etmiyorum mesela:) Her an kendimi cikolatali bir tatli yaparken veya nutella yerken bulabilirim diye.  Sevgili Duygu arkadasimin blogundan vazgecemiyorum. Sagolsun her telden sahane tarifleri var. Ama pogaca tarifleriyle gozgoze gelmemeye calisiyorum:)  Bugunlerde saglikli tarifler veriyor hep.  Nedense !:)   Turk marketine her gittigimde aldigim fistikli lokum ve kestane sekerlerini almamak icin gitmedim 2 aydir. Evdekiler de takirdadi zaten.  Her gece herkesleri uyuttuktan sonraki eglencem; biraz tuzlu bisiler ye, ay icim bayildi biraz cukulata, ah bi yudum likor, hadi bir sigara.. kisir dongusu yerini "bir filme veya kitaba, dergiye odaklan, cayini suyunu al mutfaktan uzak bir yere konuslan"a dondu:) Boyle kipir kipir yemek aranmak yerine oturmaktan, erkenden uykum da geliyor, uyuyuveriyorum. Senelerin yorgunlugu sanirim:)
Bilmem anlatabildim mi sevgili vucudum.?
 


Pazar, Mart 10, 2013

Sinanay



Toronto ya tasinali 2.5 seneyi gecti. Bazen uzun senelerdir burada yasiyormusum gibi hissediyorum, bazense oyle gunler oluyor ki bir o kadar yabanci geliyor hersey. En cokta uzaktaki sevdiklerimi hatirladikca icim ciz ediyor, kus olup ucasim geliyor. Sonra bu kisa surede burada baslayan yeni dostlarim icimi serinletiyor, iyi ki bu ulkeye gelmisim diyorum. Insanin sadece ruhunda olan olusan bu gel-git lere "gurbet" deniyor. Mutlu olmak icin "entegre olmak" sart diyorum.
 Sonra gunlerden bir gun bir surpriz gerceklesiyor, memleketinin kokusu, gecmisinde yasadigin tum hayal kirikliklari, sevincler, ilk askin, soylemek isteyipte dogru sozcukleri bulamadigin tum sozler kus olup yanina geliyor!
Senin gibi konusan buyuk bir insan grubu ile gule oynaya giriyorsun iceri. Heyecanla bekliyorsun. "O" karsina cikip basbasa kalana kadar. Birden gerceklerle yuzyuze kaliyorsun. Gecmisinde her dertlendiginde, kulagina fisildadigi "gecer, gecer...neler neler gecmedi ki" diye basliyor soze.  "Bir cocuk sevdim, uzaklarda" ile hayatimizi uzaktan seyredebildigimiz gunlerimizi hatirlatiyor ardindan.."Beni unutma" diye senelerce icimize attigimiz duygularimizi haykiriyoruz, seslice ama kimse duymadan. "Biliyorsun" diye baslamistik ya hakikaten her soze, gencligimizde duygularimizi bir mantiga oturtmaya calistigimizda. Her gecen yil biraz daha farkediyoruz "kaybolan yillarimizi". "Gulumse" ve "Kucugum" ile baslayan sozler, hayatimizin en onemli toplu psiko-terapi seanslari olmuslar meger. Sonra "Salla" yiveriyoruz herseyi, bedenimizle butunlestirerek, yeri yerinden oynatiyoruz. Sadece "O" ve ben. Sarsiyor, aglatiyor, gulduruyor, helak ediyor...Icimizi disimiza cikariyor. Minicik bedenindeki kocaman kalbi gozlerinizle gorebiliyorsunuz. O da insan, siyah ve beyazlariyla. Ama cok degerli. Bagra basilasi.  Yasaminiz boyunca rehber olmus ruhunuzun soyleyemediklerine,  hep daha once davranarak.
Sonra gene cok ozluyorum ulkemi, gecmisimi. Ne cok yasanmisliklar var. Ne istersen yap. En buyuk duvar gecmisin, sen nereye gitsen gelmiyor. Orada kalip ustune eklemeni bekliyor  "arilar" gibi. Simdi biriktiriyorum, en yakin zamanda gidip bosaltacagim kufemi.

Ayni dili konustugun insan grubuyla cikiyorsun disari. Ama bu sefer herkes kendi ruhu ile basbasa. Aciklamaya calisiyor, teselli ediyor. "Tamam" diyor daha "sik besliyecegim" seni.
Kendimi dunyanin ayni caginda, ayni cografyasinda karsilastigimiz icin cok sansli sayiyorum. Iyi ki varsin Sezen!

Çarşamba, Mart 06, 2013

Haydi tonton hop hop hop!


Magdem yemek aliskanliklarimizi degistiriyoruz, o zaman yemek pisirme aliskanliklarimi da degistirmeliyim dedim..Once teflon tencere ve tavalar atildi. Yerine yeni ve saglikli pisirme yontemleri aradim. Uzun zamandir pek fazla kullanmadigim slowcooker (yavas pisirici) makinem ortaya cikti. Yiyecekleri cok az isida pismesini saglayan elektrikli seramik bir tencere. Etler ve sebzeler yavas yavas piserek, guvec-tandir arasi bir lezzete burunuyorlar. Hemde sabahtan koyuyorum yemegimi, herseyi cigden, bazen hic susuz, aksam geldigimde butun sebze ve etlerin rayihalari birbirine karismis olarak beni bekliyor.:) Son yaptiklarim; kapuska, rosto, karisik sebzeler..
Diger bir pisirme metodum,  bu aralar dunya da pek moda olan "braising" yontemi. Aslinda bizim geleneksel sicak yemek pisirme tarzimiza cok yakin ama sebze ve etin suyunu salmasina cok izin verilmedigi icin suyunu ve vitamini ni icinde sakladigindan daha lezzetli oluyor. Tabi bunun icinde ozel tava lari var ama pekala dokum tencere veya celik kapakli tencere ve tavalarda da uygulanabilir. Cok yuksek isida azicik yagda, (ben grapeseed oil, yani uzum cekirdegi yagi kullaniyorum..Z.yagini isitmak istemedigimden) Et veya sebzeleri hizlica cevirip hafif renginin donmesini sagliyorsunuz. 5-7 dk cevirdikten sonra ister slowcooker a koyun, ister celik tencere nin kapagini kapatin, ister kapakli bir dokum tencere veya guvec`e yerlestirip firina. Cok az isida pisiriyoruz...Istediginiz bir sosla, salca, light sut, diyette degilseniz sarap...Agiz tadi ve yaraticiliginiza kalmis. Ben en son havuc- kabak- sogan lari hizlica cevirip, azicik su ile 15 dk, pisirdim, hazirladigim sarimsakli, balzamik sirke ve limon sosunu uzerine doktum,,Sebzeler daha dise gelir ve lezzetliydi, oldukca da pratik. Veya dogranmis tavuk gogus, 5 dk. cevirdikten sonra, mantar, kirmizi biber, ve soya koku eklenip biraz daha cevrilir, sonra iyice kisip, birkac damla susam yagi, tuzsuz soya sosu ilave edilip kisik ateste 15 dk. daha pisiriyorsunuz...yemek hazir...Saglikli yemek pisirmenin en guzel yolu daha az process etmek... En az islem gormus yemek, besin degerlerini kaybetmiyor.

Bu aralar cok kullandigim diger bir yontem hani su tencere iclerine yerlestirdigimiz suzgec seklindeki buharda pisirici. Eger evde hic taze sebze yoksa, deepfreeze de eksik etmemeye calistigim  sebzelerimi karistirarak hic yagsiz, sarimsakli yogurtla veya, gene sarimsak, balzamik, limon, z.yag karisimi sosumla yemegin yanina garnitur hazir. En cok kabaklari haslayip, dereotlu sarimsakli yogurtla yemeyi seviyorum.

Balik bu ulkede somon gibi, genelde buyuk parcalar halinde bulundugundan, direk, kapakli tavada,dusuk ateste,  az, z.yag, sarimsak, biraz baharat, (herbs de provence benim favorim) ve defne yapragiyla pisiyor hep, 15 dk, da hazir...sebze garnitur ve bol taze sogan ve sarimsakli salata esliginde. Bu gunlerdeki en favori yemegimiz. Evdekiler icin surpriz benim icinse aksam yemegine ne yapilacagina karar verilememis gunun en hizli yemegi.;)

Yeni programimin bana getirdigi diger bir degisiklik su icmek. Sabahlari ilk is  1. lt`lik seffaf su kabima dilimlenmis limon, salatalik, ve tarcin cubugu atiyorum, Gun icerisinde su eksildikce ekleniyor. Cokta estetik gorunuyor. Diger kucuk termosuma da metobolizma cayim.
Tabii daha onemlisi uzun senelerdir hem kendimi hem etrafimdakileri kandirip duruyordum. "58 kg. yu goriyim sigarayi birakicam diye" Eee 58 i gordum:)  Baktim yemeklerimi de kontrol edebiliyorum, abur cubur istemiyor canim. Konu basligi aliskanliklari degistirmek,, hadi bakalim vakit gelmis diyerek sigara yi da biraktim. Bugun 5. gun,,Aklima sigara geldikce su siseme sariliyorum..Hem daha cok su icmeye basladim, hem sigara hevesim geciveriyor..."Afferim bana" diyorum:)

Spor bu aralar hala kapinin onundeki karlari kuremekle sinirli. Mevsimler den Toronto`yu sormayin gitsin..

Ben bendeki degisimlere inanamiyorum... Sevgili Mehtap H. bize yaptiklarinizin farkindamisiniz?

Salı, Mart 05, 2013

Vucuda Dusen Cemre

Hemen herseyi biliyoruz. Bilmedigimize de ayni anda ulasiyoruz. Soyliyecek agiz dolusu lafimiz var. Hep monolog halinde anlatalim, hep dinlenilen olalim istiyoruz. Buna da alistik. Artik yadirgamiyoruz. Sindirdik, sindirildik...

Yeni farkettim. Bildigim dedigim seyleri hic yapmadigimi, yani aslinda hic bilemedigimi. Oturup oylece bekliyorsunuz, biri sizi itekleyip, kendinize getirmesini. Bana oyle oldu. Mehtap h.` di bu sefer ki secilmis kisi. Hadi artik vakti geldi, ustundeki olu topragini kaldir, iyice bir silkelen, aklindaki herseyi yururluge koy! dedi:)

Aliskanliklarimizi gozden gecirdik...Adi ustunde "aliskanlik",  her gun dusunmeden yaptigimiz ama yukumluluk olarak gordugumuz seyleri, kolayimiza geldigi gibi, en hizli sekilde yapmak...Niye veya nasil yaptigimizi bilemeden, ama bildigimizi sanarak...

Once, 14 senede 49 kg.dan 84 kg arasinda degisen yasam grafigimi artik dinlendirmem gerekiyordu..Bir vucutta 2 insan olmusum..Evet araya 2 kiz cocugu girmis olabilir ama toplasan ikisini bir ben etmez. 2. dogumdan sonra yani 4 senedir cesitli programlarla 20 kg. vermisligim var tabi. Ama benim bildigim 10 senedir 60 kg altina dusmuslugum yok. 60 idare eder, 64 oldum eyvah 4 kg. ver.,  diyerek gecti seneler. Insan isterse her zaman kendini hos ve ince gosterebilir diyerek, beldeki fazlaliklari bol bluzlara saklayarak,  hep zayif gosteren ozel kaliplar aramakla gecti vakit...Yas da geldi 38 e...Her yeni yilda yapilacaklar listesi cikartilir ya bende yaptim. Listem de sadece "54 kg olacaksin!!!" yaziyor ...39. yasina 54 kg. gireceksin.!! 1 sene ayni kg kalmayi ogrenip, 40 yasina da, tam istedigin gibi, kendine guvenen, beslenme aliskanliklarini edinmis, saglikli bir birey olarak...

Tartilmama 13 gun var, ama gecenlerde bir 58 kg. gormuslugum oldu:) Yani 14 Ocak tan beri 6.5 kg. vermisim. Ne kadar zamanda oldugu onemli degil, demek ki verebiliyormusum. Daha da onemlisi bu yeni yasam sekli beni cok mutlu etti...Aliskanliklarimizi gozden gecirmek yetiyor. Ve tabi motivasyon, paylasmak. Hepsi bir butun... Yeter ki bildigimiz sandigimiz seyleri konusmak yerine, faaliyete gecirelim...