tag:blogger.com,1999:blog-174003422024-02-20T04:16:51.504+03:00LunaticLUNATIChttp://www.blogger.com/profile/11720660908507886925noreply@blogger.comBlogger19125tag:blogger.com,1999:blog-17400342.post-70591477945500214822013-12-08T03:47:00.001+02:002013-12-08T04:20:20.800+02:00Aklima dusen kokular...Benim gibi 35 inden sonra yurtdisinda yasamaya baslamak, bazen akilalmaz davranislara sebep oluyor.. Yasamima Turkiye de devam etseydim asla yapmasi aklima gelmiyecek seyler, simdi birden aklima dusuveriyor, bir kiymetleniyor, bir kiymetleniyor....Hani galiba ulkemin degerini bu kadar uzakta olunca mi anliyorum, Yoksa yas gectikce insan annesinin klasik haline mi burunuyor bilmem??...Ya da gecmisi burada yasatma cabalari:-(<div><br></div><div>Bugunde aklima Sirkeci dustu... Kucukken hep korkardim oraya gitmekten, pasajlarin karanligimi? Dilenciler mi? Kalabalik mi bilmem? Her nedense de pek sık giderdik. Annem Cumartesi leri elimden tutar, Etiler den once Besiktas otobus duraklarina, oradan Sirkeci dolmuslarina bindirirdi. Yolu katettikce kalabaliklasirdi insanlar. Sanki sehirden koye dogru giderdik, insanlarin gorunumleride degisirdi. Misir carsisi ve kuslar di ilk duragimiz. Annem uzun yolun sonunda canimin sıkıldığını anlayip biraz oynamami seyrederdi... Bende kizlarimi goturmeliyim bu yaz... Bakin gene annemi buldum kendimde.... Neyse..Sirasiyla kahvalticilara, kahveciye, kuruyemiscilere ugrar, bazen tanidik kuyumcu veya zuccaciyeci komsuda bir oralet icer, terzi olan annem ihtiyaci olan kumas veya tuhafiyecilere ugradiktan sonra, yavas yavas sirkeciye dogru yurumeye baslardik. Onca hengamenin, kesmekesin ardindan, kendimizi cok farkli bir atmosferin icinde buluverirdik.. Konyali da! Mis gibi kokular bizi kendi evimizmiscesine karsilar, buz gibi mermer masalari, sicacik corbalarimizla isitirdik. Ben hep pilav yanina bisiler isterdim.;-) Sonrasında da birer kemalpasa var hatiralarimda.. Hadi cok oyalanmayalim derdi annem..Cayimizi da evimizde iceriz... Cikista hemen yandaki yerinden birkac Konyali kurabiyesi alip evimizin yolunu tutardik.. Ben yolda tok karnima coreklerin kokusunda uyuyakalirdim. Iste yillardir denedigim ama gercek tarifini bulamadigim o corekleri bugun yapmayi becerdim ve Toronto daki evime Sirkecinin kargasasinin verdigi huzuru getirdi..</div><div><br></div><div><div class="separator" style="clear: both;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiW0TS_If_Lq5egpF_il5eK0TiBpsmBMVMrSO0ijxzR1PaI1ddyMascRWodpoGx_4qmfYd7ne-vL2dYXisXADk8AZ-oZkFqGbaB71aeDREF7v3rbRap7OKdixCRGHsTzlTaGO15/s640/blogger-image-1507401674.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiW0TS_If_Lq5egpF_il5eK0TiBpsmBMVMrSO0ijxzR1PaI1ddyMascRWodpoGx_4qmfYd7ne-vL2dYXisXADk8AZ-oZkFqGbaB71aeDREF7v3rbRap7OKdixCRGHsTzlTaGO15/s640/blogger-image-1507401674.jpg"></a></div><br></div><div><br></div><div>PORTAKALLİ ŞEKERLİ KONYALİ ÇÖREĞI </div><div><br></div><div><div class="msg"><font color="#000000"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><br>MALZEMELER<br>4 yumurta(1 yumurtanın sarısı üzerine)<br>1 su bardağı sıvıyağ<br>2,5 su bardağı toz şeker<br>1 su bardağı süt<br>1 paket kabartma tozu<br>1 çay kaşığı karbonat (üzerine limon sıkılacak)<br>2 portakal kabuğu rendesi<br>Aldığı kadar un<br>Üzeri için:Toz şeker<br><br>HAZIRLANIŞI<br>Karıştırma kabına sıvıyağ ve toz şeker eklenir ve iyice karıştırılır.<br>Un hariç diğer tüm malzemeler ilave edilir.<br>Karbonatın üzerine limon sıkılır ve eklenir.<br>İyice karışan malzemenin üzerine yavaşça un ilave edilir.<br>Kulak memesi yumuşaklığında bir hamur yapılır.<br>Mandalinadan biraz buyucerek parçalar koparilip elde yuvarlanirken ortasına hafifce sivrilik verilir..<br>Hazır olan kurabiye önce yumurta sarısına daha sonra toz şekere batırılır.<br>Yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizilir.<br>Önceden ısıtılmış fırında renk alıncaya kadar pişirilir.</span></font></div><div class="msg"><font color="#000000"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><br></span></font></div><div class="msg"><font color="#000000"><span style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><br>Afiyet olsun...</span></font><div id="voice_replace_id"></div></div><div class="desc attachment mfss" style="margin: 6px 0px;"><span class="fcg" style="-webkit-text-size-adjust: auto; background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><div class="atb"></div></span></div></div><div><br></div><div><br><div><br></div><div><br></div></div>LUNATIChttp://www.blogger.com/profile/11720660908507886925noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-17400342.post-12731046572472869932013-04-16T06:41:00.001+03:002013-04-16T22:18:46.896+03:00NamasteHep soyluyorum, kendime notlar almak icin yaziyorum. icimi dokuyim, sonradan donup "haha! ne salakmisim" diyim yada hala sifremi hatirliyormuyum diye bir otokontrol olsun...Amaaaa yasasin benim blogumuda okuyanlar varmis hatta tariflerimi paylasmam lazim diye icimi icimi kemirip durdum..(Denemeyin kemirerekten kg. gitmiyor). Ama son bir aydir suraya oturup yazabildigim gece 10 dan sonrasini uyuyarak geciriyorum. Niye? kendimi spora adadigimdan:) <br />
<br />
14 Ocak yani programa basladigimdan beri Toronto da hava sartlari kar kuremek disinda bir spora elvermediginden dogru duzgun bir hareket imkani bulamamistim. Dolayisiyla 7 kg. verdikten sonra metabolizmam durdu. Daha onceleride yazmisimdir, hayatim boyunca en kiskandigim kadin profili duzenli spor yapip, "fitness minded" olabilen kadinlardir. Ama oyle gecici degil, hani hayat tarzi olarak gece gunduz her firsatta spor yapan, spor konusan, spor dusunen kadinlar. Dolayisiyla 15 Marttan sonra rahat bir doneme girdigimden herbirini denemeye karar verdim...Son durum su; Pazartesi sabah Hot Yoga, oglen Zumba. Sali sabah Pilates, Carsamba ve Cuma gunleri Hot Yoga, aksamlari her firsatta Wii-Zumba!! <br />
Havalarda duzeliyor, (Gecen persembe kar kapliydi heryer ama) artik kosmayami baslasam diye de kasinmaya basladim. Kim tutar beni!:)<br />
<br />
Itiraf etmek gerekirse Zumba bir hayat tarzi olabilecek bir spor dali degil, Ama inanilmaz egleniyorum, hele aksam kendi kendime...Figurleri de ezberlemis durumdayim..Ahhh ahh genclikte elimden biri tutaydi ne tango yapardim diyorum:) Pilates i ders olarak algiliyorum. Vucudum la ilgili bilmedigim cok sey ogretiyor. Durus bozuklugu, omuriligi rahatlatmak, gobek deligimi saga sola hareket ettirebildigim..Iyi mi kotu mu bilmiyorum, devam ettigim programda yas ortalamasi oldukca yuksek, dolayisiyla hoca bu kadinlar icin en onemli sey cislerini tutmayi ogrenmek diye devamli pelvis kaslarimizi calistirip duruyor. Uzun zamanda faydasi olacagi kesin ama belki sex hayatima da fayda eder diye seviniyorum. Ama hayatimin sporu bu degil. <br />
Her sene bahar basi Tennis dersleri alirim bi heves..Hanimefendi top koordinasyonunuz cok zayif gelin vazgecin bu sevdadan diyebilecek cesarette bir hoca ya rastlamadim. Dolayisiyla Tennis te benim sporum olamaz.<br />
<br />
Uzun seneler folklor oynadim, hani Toronto da Folklor??? diye gulmeyin..Gayet guzel derneklerimiz var ama ruhsal olarak bana ne faydasi olabilir veya haftada bir gun haftasonu aktivitesi spor olabilir mi??? bilmiyorum...<br />
<a href="http://www.google.ca/url?sa=i&rct=j&q=&esrc=s&frm=1&source=images&cd=&cad=rja&docid=82vfdQ4fmBq7GM&tbnid=aswzunbGnECy8M:&ved=&url=http%3A%2F%2Fwww.yoganonymous.com%2Feight-benefits-of-hot-yoga%2F&ei=l6NtUcL4LeLV2AXpkoHABg&bvm=bv.45175338,d.b2I&psig=AFQjCNEwm9yKSOR9vrtujF1CqEu31EGVew&ust=1366226200078029" id="irc_mil" style="border: 0px currentColor;" wrc-processed="done"><img height="276" id="irc_mi" src="http://www.yoganonymous.com/wp-content/uploads/2012/10/hot-yoga.jpg" style="margin-top: 59px;" width="400" /></a><br />
<br />
<br />
Evetttttt bosuna yaziyorum ben kararimi verdim. Benim sporum Yoga. Buldum. Kendimi bildim bileli her firsatta yoga denemisimdir ama hic surekliligi olmadi. Evde dizi dizi yoga DVD leri, bir yoga mat i, yoga t-shirt leri beni bu zamana kadar tesvik etmedi. Yada firsat bulamadim. Aslinda bir spor dalindan cok bir yasam, felsefe bicimi. Dipsiz bir kuyu. Dogru yerden baslayip, gercekten ne beklediginize karar vermeniz lazim. Yani ben zayifliyim, kas yapiyim diye yapilacak bir sey degil. Hele gecici bir donem yapilacak bir sey hic degil. Gercekten yasam stili olarak kabul etmeniz gerekiyor. Devamli okumaniz, gelistirmeniz, inanmaniz. Ben henuz cok yeniyim. Sevgili Duygu arkadasimin tesviki ile Hot Yoga yapiyorum ustelik. 40 derece isitilmis bir oda da, 75 dk.! Ilk onceleri gozumun onune bir sauna icerisinde yoga yapmak canlandigindan, asla! demistim ama sevgili aile hekimimize danisip herhangi bir cardio problemimin olmadigina karar verdikten sonra bir kac studio da denedim. Hic te oyle sikici bir durum olmadigi, hatta ilk gunden itibaren aliskanlik yaptigini ve kendimi inanilmaz mutlu hissederek ciktigimi soyleyebilirim. Vucudum butun toksinlerinden arinmis, cildim yenilenmis, butun vucudum rahatlamis oluyor. Hele bu soguk ulkede neden daha once denemedim diye de hayiflanip duruyorum. Ama dedigim gibi Dr. kontrolunden gecmeden asla...<br />
<br />
Yoga hakkinda eminim cok sey ogrenip, yazmak, paylasmak isteyecegim. Umarim bir gun "Yoga benim hayat tarzim" da diyebilirim. Hatta yazilarimi Sanskritce bile yazabilirim:) <br />
<br />
Namaste...LUNATIChttp://www.blogger.com/profile/11720660908507886925noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-17400342.post-83333618535291116922013-03-23T07:01:00.000+02:002013-03-23T07:04:21.584+02:00ParadoksHep bir gecis donemindeyiz, bir mevsimden digerine, bir isten diger ise, okuldan okula. Duygusal, ruhsal, kisisel gel-gitlerimizi, gecis donemlerinde oldugumuzdan yasiyoruz . Suclu donemlerimiz var yani. Donem donem menzilimizi kaybediveriyoruz. Genelde periyodik oluyorlar. Gidip gidip geldiklerinden bir durulamiyoruz. Geldikce calkaliyor, duruldukca doneniyoruz. Kisirsal dongusel kavramlar kazaniyor bazen, isin icinden cikmaya calistikca basa donuyoruz. Siz kok salmak istedikce, ihtiyac duyulan gunes bir gelip bir yok oluyor. Tekerlek mi icad edileli yuvarliyoruz, yuvarlandikcami tekerlek olustu bilmiyorum. Hatta tekerlek tekrar dan mi tekerrur etti onu da. <br />
<br />
<img height="266" src="http://2.bp.blogspot.com/_WWaLjHJrB9M/TH4FXrF3YmI/AAAAAAAABS0/oAJxHGIR_OI/s400/dongusel+anlatim+2+resmi+fotografi.jpg" style="margin: 0pt 0px 150px 0pt;" width="400" /><br />
Denge, birbirini tamamladikca saglandi. Bir butun ise donuserek dengelendi. Kadin-erkek dengesi ve donusumu yeni nesilleri, sicak-soguk dengesi ruzgarlari ve mevsimleri, gunduzun geceyi kovalamasi zamani-kavrami, dogum-olum yeni yasamlari ve yasamsal deneyimleri getiriyor. Hep devinip duruyorlar, hic durmadan. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-sfp3hJRRHwY/TVW9_djZkRI/AAAAAAAAAAc/gMoz52WsiIw/s1600/esher4.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="572" src="http://2.bp.blogspot.com/-sfp3hJRRHwY/TVW9_djZkRI/AAAAAAAAAAc/gMoz52WsiIw/s1600/esher4.jpg" width="391" /></a></div>
<br />
Dogaya aykiri bir durum var yani. Insanoglu buyuk bir donusume ayak uydurabilecek yapida olmali halbuki. Butun canlilar buyuk bir dongunun bir parcasi olmasina rahmen neden ruhumuz sakin bir limana, kuytu bir sessizlige ihtiyac duyuyor. Beynimiz, vucudumuzla dogru orantili yaslanmadigi gibi, ruhumuzda bedenimize aykiri. Manyetik cekiciligi icin boyle mi olmasi gerekiyor. Yani zitliklarimiz mi dengelerimizi olusturuyor? <br />
Doga herseyi yorungesine oturtmusta bir ruhlarimizi, benligimizi kontrol edemiyor. Hep bir protest, hep bir sorgulayici, Karakterlerimiz dunyaya dur diyebildigimiz surece gelisiyor, veya siradanlasiyoruz. Saatleri tersine cevirmek istedikce anliyoruz kadir kiymeti. Gunesin battigi gibi dogdugunu da goremedigimizden sabirsizligimiz, tahammulsuzlugumuz. Her yeni yasimizin bizden alip goturduklerini ve bize biraktiklarini gormemize ragmen, hep yenilenecegine inanabiliyoruz kalp kirikliklarimizin. Yasam sonuc olarak ruhun bedene karsi cikisi. Yoksa heveslenmek, sevinc duymak, arzu etmek, hayal etmek, hangi isin dogasina uyuyor? Hepsi gecici. Ondan belki gecis donemlerimizin gecisip durmasi. <br />
<div align="right">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
LUNATIChttp://www.blogger.com/profile/11720660908507886925noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-17400342.post-72485942359780750192013-03-17T06:04:00.000+02:002013-03-17T06:04:22.671+02:00MUFAsHedefledigim kiloya 3.5 kg kaldi. 23 Nisan a cocuklar gibi sen girebilirim bu gidisle:) Olmadi 19 Mayis...Aslinda cokta onemli degil. Amacim su anki mutlulugumun, aldigim keyifin devam etmesi. Var olan tum pantalonlarin bol bol durmasi cok keyifli mesela:) Kizim hala niye kendime yeni birseyler almadigima hayret ediyor. Bende evrimimi bir tamaliyim oyle alirim hemde sooole tiril tiril yazliklardan diye dusunuyordum. Taaki bugun su uzerimdeki enine cizgili yesil siyah, tamamiyle vucuda oturan triko elbisenin yari fiyata dustugunu gorene kadar:) Denemeden aldim, geldim ve giydim. Sonuc sahane:) Meger benim belim incecikmis:) Vucudumun bir sekli varmis:) Annemin genc kizligimda "Aman valla kopacak belin" dedigini hatirladim..Annecim beni yaza gorunce belki gene soyler, diye hayal kurdum. <br />
Alisveris heveslerim ve listelerim degisti. Artik marketin kasasina geldigimdeki sucluluk duygum yerini "Allahim ne kadar saglikli bir kadinim" diyerek hakli gurura birakti. . Kendime birkac gunluk yapilacak yemek listesi hazirliyorum. Bu aralar tariflerinden yararlandigim kendi kadar ismi de sahane bir kitabim var. Inanilmaz motive ediyor;)<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj6vEnb77zRz-sTlysa5W_SqwTHMVy9yAWgCjg2rnqU_YZXgdCBcErjrVjiNdwZ2WdQKnOPYI20kpu1D0W7Lyfgt7AQ5ihruR1Rsxqq3FI190kHrNKqs3rGugt451aun1HY7GKb/s1600/flat-belly-diet-family-cookbook.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj6vEnb77zRz-sTlysa5W_SqwTHMVy9yAWgCjg2rnqU_YZXgdCBcErjrVjiNdwZ2WdQKnOPYI20kpu1D0W7Lyfgt7AQ5ihruR1Rsxqq3FI190kHrNKqs3rGugt451aun1HY7GKb/s320/flat-belly-diet-family-cookbook.jpg" width="260" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Dumduz bir karin a sahip olmak icin yazilmis gibi gorunen bu kitap bizim akdeniz beslenme duzenimize ve Mehtap h. i onaylarmiscasina guzel bilgiler iceriyor. Girisinde diet kelimesinin ve limitlenmis yiyeceklerin (kibrit kutusu vb) insanlar uzerindeki olumsuz etkisinden bahsediliyor. Zira bizde asla dietteyiz demiyoruz. Kitabin en guzel tarafi onerdigi beslenme duzeninin tum aile tarafindan uygulanabilir olmasi. Yani siz saglikli beslenirken, cocugum yesin diye katkili hamburgerlerden almamamiz gerektigini, aslinda bu beslenme duzeninin asil cocukken baslamasi gerektigini vurguluyor. Dusunsenize z.yagi ve esmer pirinc ten pilava, tahilli ekmege, kepekli makarnaya alismis cocuklariniz oldugunu. Ben hakikaten vicdan yapmaya baslamistim, ben bu kadar saglikli beslenirken, niye her aksam onlar icin beyaz pilav veya makarna yapiyorum, veya yesinler diye sevdikleri paketlenmis beyazlatilmis ekmekten aliyorum. Enerjinin en safini pekala benim yediklerimden alabilirler. Miktarini ve cesitlerini arttirmak yeterli. Bunun icin kademeli bir gecis plani hazirlamaliyim...</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSI6EL3Jt8CUUhJGqcWdhGqlGfV6fgnaMG9QV-6749lPGXyMH_Onkc2PmOGlrNsMxQoUwT6kq2MXkACZq3MgpC0xezXwRodAM7YiJIzvyyrJjEn4HdY-GirN6i31JEdB3Pt-lI/s1600/Mufas.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSI6EL3Jt8CUUhJGqcWdhGqlGfV6fgnaMG9QV-6749lPGXyMH_Onkc2PmOGlrNsMxQoUwT6kq2MXkACZq3MgpC0xezXwRodAM7YiJIzvyyrJjEn4HdY-GirN6i31JEdB3Pt-lI/s1600/Mufas.jpg" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Beslenme programi, her ogunde icermesi gerektigine inanilan, MUFAs temel gidalari uzerine oturtulmus. MUFAs Manoun-saturated fatty acids yani "tekli doymamis yag asitleri" demek. Bu iyi yaglar findik, ceviz, fistik, badem vs. tohumlar; keten tohumu, cekirdek, cavdar, tahillar, zeytin cesitleri ve yagi, avakado ve bitter cikolata da bulunuyor. Soyle bir dusununce bizim her ogunumuzde muhakkak tukettigimiz seyler. Ve bu urunleri ailece tukettigimizde genetik bile olsa hipertansiyon, diyabet, kolestrol`e karsi koyabiliyoruz. Ozellikle cocuklarda daha iyi bir beyin gelisimi sagliyor. Gelelim kitabin en guzel yanina, bu saglikli urunleri hangi besinler ile tuketmeliyiz diye tarifler vermis. Dun birkac tarifi not edip, alisveris listemi buna gore hazirladim. Arada hazirladigim menuleri ve fotograflari paylasmak beni daha cok motive edecek. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
LUNATIChttp://www.blogger.com/profile/11720660908507886925noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-17400342.post-46771887519026100102013-03-17T03:31:00.000+02:002013-03-17T03:37:49.094+02:00El mi yaman Bey mi ? <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCVDtCa-cg4Ht1u6BmUxVR5eErlA40Zr0oG-v8spcvmxw68s4mOrYDwYae6raOm08jwAqN5fqxmOj7x6-R-Uf14NsQLhd0sgJwuFEiuooKcAUCQdKt3_QoSiOwTB38FXhCDXqb/s1600/baked-good-landing666x209en-fr-us.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCVDtCa-cg4Ht1u6BmUxVR5eErlA40Zr0oG-v8spcvmxw68s4mOrYDwYae6raOm08jwAqN5fqxmOj7x6-R-Uf14NsQLhd0sgJwuFEiuooKcAUCQdKt3_QoSiOwTB38FXhCDXqb/s1600/baked-good-landing666x209en-fr-us.jpg" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Tam iki ay oldu "saglikli beslenme" ye basliyali. Yarin sabah tartilacagim ve kendimi en fazla 57.5 kg. da gormeyi planliyorum ;) Yani 2 ayda 7 kg. gitmis olacak. Az degil elbet, ama vucudumla hesaplasiyoruz uzun bir suredir. ilk 3 haftada 4 kg. kaybederken farketmemis olacak, son 5 haftadir bir kasim kasim kasilmalar, bir orali olmamalar, bildiginiz gibi degil.:) Sokta ama belli etmemeye calisiyor. Bana son 10 senenin hesabini soruyor zannimca. Kaybettigim yaglari oyle benimsemiski bir uzvunu kaybedecekmis gibi uzgun. Tutarli davraniyorum, yakinda pes edecektir. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyIfLHuxcXWiSVL8pAD97ktxvt7z_0NgsfhWqfiLE874m0dlMaJdJgyKLKEZUDjJ5Yn79293IjLvhDgYkUbznHRLVjJ_nZCKj1035Ed5q_xMxsemsQHNorRZoJ2V-7HccRvOUw/s1600/pecan+danish.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyIfLHuxcXWiSVL8pAD97ktxvt7z_0NgsfhWqfiLE874m0dlMaJdJgyKLKEZUDjJ5Yn79293IjLvhDgYkUbznHRLVjJ_nZCKj1035Ed5q_xMxsemsQHNorRZoJ2V-7HccRvOUw/s1600/pecan+danish.jpg" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Aslinda burada olmamin nedeni kendime almak istedigim notlar. Yaptiklarim, yediklerim, degisen yasam tarzim. Ama su an neler yapmadiklarimi yazasim var. Soyle neresine neresine kaksam bu vucudun da anlasa. Her sabah kizlari okula biraktiktan sonra Tim Hortons a gitmiyorum mesela. (Her kosebasindaki kahve dukkanimiz, ama icinde yok yok) Double-double medium (cift sut ve sekerli kahvem;) ve peacan danish istemeyeli 2 ay oldu. Extradan arabada bulunmasi icin muffin de almiyorum. Gunduzleri okula giderken sinif arkadaslarimi arayip, 1 tencere sushi veya en soslu sandwich lerden de yaptirmiyorum 2 aydir. Yada bazi oglenler kizima surpriz yapip en yakindaki pizza ciyada goturmedim. Hatta onlara en sevdigimiz italyan restaurantindan pizzalar gelatolar aldim ama ucundan tadina bile bakmadim. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDiteYkgdKT6iyPQ-4NSKaDpr9enymB43K_SXBUel3yywYHftgSlIcf9b7qNF56ce2O_XSaJDSvpRDwQJ_C6AEN8Z4fqXeAnTZQkyGrihsGK3c5Im65dUiLH6zrNOi3cBInWyB/s1600/nini+daversa.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDiteYkgdKT6iyPQ-4NSKaDpr9enymB43K_SXBUel3yywYHftgSlIcf9b7qNF56ce2O_XSaJDSvpRDwQJ_C6AEN8Z4fqXeAnTZQkyGrihsGK3c5Im65dUiLH6zrNOi3cBInWyB/s320/nini+daversa.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Disarda yemek yemegi pek seven bir aileyiz, ama iki aydir disarida tek yedigim salata, haslanmis sebze. Herkes guzelim soslu cin - japon- hint yemeklerini yerken ben salata veya sebze veya izgara et yiyorum. Herseylere kolaylikla dayaniyorum da kizlarin o sicak cikolata soslu fudge larina, veya cips yemelerine icim gidiyor. Gidip su siseme dayaniyorum. Utanmasam "su cips yedigin parmaklari yalasam bari" diyecegim olmayacak:) Biliyorum vucudumun bana oyunu bunlar biraz tatsam niye kg. vermem durdu diye kendimi suclayacagim. Yemezler:))) </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKFOUXn2_-k5Vrw55_-aXFWEubHFeaWmpNmggeDIpc9lxRtlpEZvdm1slRpGNvYU53TGMYGtaGRN6cHUZsinrOg0EP1xmJm4oOx84n1YELBIIBNYxfrvWBIKKimWKScTieuvEN/s1600/sushi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKFOUXn2_-k5Vrw55_-aXFWEubHFeaWmpNmggeDIpc9lxRtlpEZvdm1slRpGNvYU53TGMYGtaGRN6cHUZsinrOg0EP1xmJm4oOx84n1YELBIIBNYxfrvWBIKKimWKScTieuvEN/s320/sushi.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Daha o kadar cok sey varki yapmadigim, cafefernando nun sayfasini ziyaret etmiyorum mesela:) Her an kendimi cikolatali bir tatli yaparken veya nutella yerken bulabilirim diye. Sevgili <a href="http://www.mutfagimdan.com/">Duygu</a> arkadasimin blogundan vazgecemiyorum. Sagolsun her telden sahane tarifleri var. Ama pogaca tarifleriyle gozgoze gelmemeye calisiyorum:) Bugunlerde saglikli tarifler veriyor hep. Nedense !:) Turk marketine her gittigimde aldigim fistikli lokum ve kestane sekerlerini almamak icin gitmedim 2 aydir. Evdekiler de takirdadi zaten. Her gece herkesleri uyuttuktan sonraki eglencem; biraz tuzlu bisiler ye, ay icim bayildi biraz cukulata, ah bi yudum likor, hadi bir sigara.. kisir dongusu yerini "bir filme veya kitaba, dergiye odaklan, cayini suyunu al mutfaktan uzak bir yere konuslan"a dondu:) Boyle kipir kipir yemek aranmak yerine oturmaktan, erkenden uykum da geliyor, uyuyuveriyorum. Senelerin yorgunlugu sanirim:) </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Bilmem anlatabildim mi sevgili vucudum.?</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<br />LUNATIChttp://www.blogger.com/profile/11720660908507886925noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-17400342.post-84882595056003043602013-03-10T07:56:00.000+02:002013-03-10T07:56:17.696+02:00Sinanay<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQFC5oETPo_ocH_HWAOxDFS6RqJsY644P5-8bSKZw4u_qq-RqUraM3QwOfkrLgGGq13UxMDNJKG3Hl_RYQ5YeC9BOxYOkWt6FMwM8rlxCNEV8eXgjxL0f6FZ2ZFohpBWjw57bS/s1600/sezen+aksu.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQFC5oETPo_ocH_HWAOxDFS6RqJsY644P5-8bSKZw4u_qq-RqUraM3QwOfkrLgGGq13UxMDNJKG3Hl_RYQ5YeC9BOxYOkWt6FMwM8rlxCNEV8eXgjxL0f6FZ2ZFohpBWjw57bS/s320/sezen+aksu.jpg" width="240" /></a></div>
<br />
<br />
Toronto ya tasinali 2.5 seneyi gecti. Bazen uzun senelerdir burada yasiyormusum gibi hissediyorum, bazense oyle gunler oluyor ki bir o kadar yabanci geliyor hersey. En cokta uzaktaki sevdiklerimi hatirladikca icim ciz ediyor, kus olup ucasim geliyor. Sonra bu kisa surede burada baslayan yeni dostlarim icimi serinletiyor, iyi ki bu ulkeye gelmisim diyorum. Insanin sadece ruhunda olan olusan bu gel-git lere "gurbet" deniyor. Mutlu olmak icin "entegre olmak" sart diyorum.<br />
Sonra gunlerden bir gun bir surpriz gerceklesiyor, memleketinin kokusu, gecmisinde yasadigin tum hayal kirikliklari, sevincler, ilk askin, soylemek isteyipte dogru sozcukleri bulamadigin tum sozler kus olup yanina geliyor!<br />
Senin gibi konusan buyuk bir insan grubu ile gule oynaya giriyorsun iceri. Heyecanla bekliyorsun. "O" karsina cikip basbasa kalana kadar. Birden gerceklerle yuzyuze kaliyorsun. Gecmisinde her dertlendiginde, kulagina fisildadigi "gecer, gecer...neler neler gecmedi ki" diye basliyor soze. "Bir cocuk sevdim, uzaklarda" ile hayatimizi uzaktan seyredebildigimiz gunlerimizi hatirlatiyor ardindan.."Beni unutma" diye senelerce icimize attigimiz duygularimizi haykiriyoruz, seslice ama kimse duymadan. "Biliyorsun" diye baslamistik ya hakikaten her soze, gencligimizde duygularimizi bir mantiga oturtmaya calistigimizda. Her gecen yil biraz daha farkediyoruz "kaybolan yillarimizi". "Gulumse" ve "Kucugum" ile baslayan sozler, hayatimizin en onemli toplu psiko-terapi seanslari olmuslar meger. Sonra "Salla" yiveriyoruz herseyi, bedenimizle butunlestirerek, yeri yerinden oynatiyoruz. Sadece "O" ve ben. Sarsiyor, aglatiyor, gulduruyor, helak ediyor...Icimizi disimiza cikariyor. Minicik bedenindeki kocaman kalbi gozlerinizle gorebiliyorsunuz. O da insan, siyah ve beyazlariyla. Ama cok degerli. Bagra basilasi. Yasaminiz boyunca rehber olmus ruhunuzun soyleyemediklerine, hep daha once davranarak.<br />
Sonra gene cok ozluyorum ulkemi, gecmisimi. Ne cok yasanmisliklar var. Ne istersen yap. En buyuk duvar gecmisin, sen nereye gitsen gelmiyor. Orada kalip ustune eklemeni bekliyor "arilar" gibi. Simdi biriktiriyorum, en yakin zamanda gidip bosaltacagim kufemi. <br />
<br />
Ayni dili konustugun insan grubuyla cikiyorsun disari. Ama bu sefer herkes kendi ruhu ile basbasa. Aciklamaya calisiyor, teselli ediyor. "Tamam" diyor daha "sik besliyecegim" seni.<br />
Kendimi dunyanin ayni caginda, ayni cografyasinda karsilastigimiz icin cok sansli sayiyorum. Iyi ki varsin Sezen!<br />
<br />
LUNATIChttp://www.blogger.com/profile/11720660908507886925noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-17400342.post-42911847297137930662013-03-06T19:26:00.000+02:002013-03-06T19:26:20.738+02:00Haydi tonton hop hop hop!<br />
Magdem yemek aliskanliklarimizi degistiriyoruz, o zaman yemek pisirme aliskanliklarimi da degistirmeliyim dedim..Once teflon tencere ve tavalar atildi. Yerine yeni ve saglikli pisirme yontemleri aradim. Uzun zamandir pek fazla kullanmadigim slowcooker (yavas pisirici) makinem ortaya cikti. Yiyecekleri cok az isida pismesini saglayan elektrikli seramik bir tencere. Etler ve sebzeler yavas yavas piserek, guvec-tandir arasi bir lezzete burunuyorlar. Hemde sabahtan koyuyorum yemegimi, herseyi cigden, bazen hic susuz, aksam geldigimde butun sebze ve etlerin rayihalari birbirine karismis olarak beni bekliyor.:) Son yaptiklarim; kapuska, rosto, karisik sebzeler..<br />
Diger bir pisirme metodum, bu aralar dunya da pek moda olan "braising" yontemi. Aslinda bizim geleneksel sicak yemek pisirme tarzimiza cok yakin ama sebze ve etin suyunu salmasina cok izin verilmedigi icin suyunu ve vitamini ni icinde sakladigindan daha lezzetli oluyor. Tabi bunun icinde ozel tava lari var ama pekala dokum tencere veya celik kapakli tencere ve tavalarda da uygulanabilir. Cok yuksek isida azicik yagda, (ben grapeseed oil, yani uzum cekirdegi yagi kullaniyorum..Z.yagini isitmak istemedigimden) Et veya sebzeleri hizlica cevirip hafif renginin donmesini sagliyorsunuz. 5-7 dk cevirdikten sonra ister slowcooker a koyun, ister celik tencere nin kapagini kapatin, ister kapakli bir dokum tencere veya guvec`e yerlestirip firina. Cok az isida pisiriyoruz...Istediginiz bir sosla, salca, light sut, diyette degilseniz sarap...Agiz tadi ve yaraticiliginiza kalmis. Ben en son havuc- kabak- sogan lari hizlica cevirip, azicik su ile 15 dk, pisirdim, hazirladigim sarimsakli, balzamik sirke ve limon sosunu uzerine doktum,,Sebzeler daha dise gelir ve lezzetliydi, oldukca da pratik. Veya dogranmis tavuk gogus, 5 dk. cevirdikten sonra, mantar, kirmizi biber, ve soya koku eklenip biraz daha cevrilir, sonra iyice kisip, birkac damla susam yagi, tuzsuz soya sosu ilave edilip kisik ateste 15 dk. daha pisiriyorsunuz...yemek hazir...Saglikli yemek pisirmenin en guzel yolu daha az process etmek... En az islem gormus yemek, besin degerlerini kaybetmiyor. <br />
<br />
Bu aralar cok kullandigim diger bir yontem hani su tencere iclerine yerlestirdigimiz suzgec seklindeki buharda pisirici. Eger evde hic taze sebze yoksa, deepfreeze de eksik etmemeye calistigim sebzelerimi karistirarak hic yagsiz, sarimsakli yogurtla veya, gene sarimsak, balzamik, limon, z.yag karisimi sosumla yemegin yanina garnitur hazir. En cok kabaklari haslayip, dereotlu sarimsakli yogurtla yemeyi seviyorum. <br />
<br />
Balik bu ulkede somon gibi, genelde buyuk parcalar halinde bulundugundan, direk, kapakli tavada,dusuk ateste, az, z.yag, sarimsak, biraz baharat, (herbs de provence benim favorim) ve defne yapragiyla pisiyor hep, 15 dk, da hazir...sebze garnitur ve bol taze sogan ve sarimsakli salata esliginde. Bu gunlerdeki en favori yemegimiz. Evdekiler icin surpriz benim icinse aksam yemegine ne yapilacagina karar verilememis gunun en hizli yemegi.;) <br />
<br />
Yeni programimin bana getirdigi diger bir degisiklik su icmek. Sabahlari ilk is 1. lt`lik seffaf su kabima dilimlenmis limon, salatalik, ve tarcin cubugu atiyorum, Gun icerisinde su eksildikce ekleniyor. Cokta estetik gorunuyor. Diger kucuk termosuma da metobolizma cayim.<br />
Tabii daha onemlisi uzun senelerdir hem kendimi hem etrafimdakileri kandirip duruyordum. "58 kg. yu goriyim sigarayi birakicam diye" Eee 58 i gordum:) Baktim yemeklerimi de kontrol edebiliyorum, abur cubur istemiyor canim. Konu basligi aliskanliklari degistirmek,, hadi bakalim vakit gelmis diyerek sigara yi da biraktim. Bugun 5. gun,,Aklima sigara geldikce su siseme sariliyorum..Hem daha cok su icmeye basladim, hem sigara hevesim geciveriyor..."Afferim bana" diyorum:)<br />
<br />
Spor bu aralar hala kapinin onundeki karlari kuremekle sinirli. Mevsimler den Toronto`yu sormayin gitsin..<br />
<br />
Ben bendeki degisimlere inanamiyorum... Sevgili Mehtap H. bize yaptiklarinizin farkindamisiniz?<br />
<br />
LUNATIChttp://www.blogger.com/profile/11720660908507886925noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-17400342.post-17241406703240545112013-03-05T19:16:00.001+02:002013-03-05T19:22:11.906+02:00Vucuda Dusen CemreHemen herseyi biliyoruz. Bilmedigimize de ayni anda ulasiyoruz. Soyliyecek agiz dolusu lafimiz var. Hep monolog halinde anlatalim, hep dinlenilen olalim istiyoruz. Buna da alistik. Artik yadirgamiyoruz. Sindirdik, sindirildik...<br />
<br />
Yeni farkettim. Bildigim dedigim seyleri hic yapmadigimi, yani aslinda hic bilemedigimi. Oturup oylece bekliyorsunuz, biri sizi itekleyip, kendinize getirmesini. Bana oyle oldu. Mehtap h.` di bu sefer ki secilmis kisi. Hadi artik vakti geldi, ustundeki olu topragini kaldir, iyice bir silkelen, aklindaki herseyi yururluge koy! dedi:)<br />
<br />
Aliskanliklarimizi gozden gecirdik...Adi ustunde "aliskanlik", her gun dusunmeden yaptigimiz ama yukumluluk olarak gordugumuz seyleri, kolayimiza geldigi gibi, en hizli sekilde yapmak...Niye veya nasil yaptigimizi bilemeden, ama bildigimizi sanarak...<br />
<br />
Once, 14 senede 49 kg.dan 84 kg arasinda degisen yasam grafigimi artik dinlendirmem gerekiyordu..Bir vucutta 2 insan olmusum..Evet araya 2 kiz cocugu girmis olabilir ama toplasan ikisini bir ben etmez. 2. dogumdan sonra yani 4 senedir cesitli programlarla 20 kg. vermisligim var tabi. Ama benim bildigim 10 senedir 60 kg altina dusmuslugum yok. 60 idare eder, 64 oldum eyvah 4 kg. ver., diyerek gecti seneler. Insan isterse her zaman kendini hos ve ince gosterebilir diyerek, beldeki fazlaliklari bol bluzlara saklayarak, hep zayif gosteren ozel kaliplar aramakla gecti vakit...Yas da geldi 38 e...Her yeni yilda yapilacaklar listesi cikartilir ya bende yaptim. Listem de sadece "54 kg olacaksin!!!" yaziyor ...39. yasina 54 kg. gireceksin.!! 1 sene ayni kg kalmayi ogrenip, 40 yasina da, tam istedigin gibi, kendine guvenen, beslenme aliskanliklarini edinmis, saglikli bir birey olarak...<br />
<br />
Tartilmama 13 gun var, ama gecenlerde bir 58 kg. gormuslugum oldu:) Yani 14 Ocak tan beri 6.5 kg. vermisim. Ne kadar zamanda oldugu onemli degil, demek ki verebiliyormusum. Daha da onemlisi bu yeni yasam sekli beni cok mutlu etti...Aliskanliklarimizi gozden gecirmek yetiyor. Ve tabi motivasyon, paylasmak. Hepsi bir butun... Yeter ki bildigimiz sandigimiz seyleri konusmak yerine, faaliyete gecirelim...<br />
<br />LUNATIChttp://www.blogger.com/profile/11720660908507886925noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-17400342.post-75769061253553784172013-03-02T06:46:00.000+02:002013-03-02T06:46:12.975+02:00Yeni Hayat Out, Saglikli Yasam In!<br />
Inanilir gibi degil..En son yazim neredeyse 2.5 sene evvel...Selam `blog sakinleri` ben yasiyorum cok sukur! Hem de gayet saglikla:)) Blogumun kapisini aralamam icin kendimle ilgili onemli notlar almak istemem yol acti. Bu yil ``kendimi kesfetme`` ve ``neler yapabilecegimi gorme`` yili ilan ettim:)..,Hodri meydan!!<br />
<br />
14 Ocak itibariyle bende, `<a href="http://mevsimlerdenroma.blogspot.ca/">Mevsimlerden Roma</a>` nin, yani Sevgili Dr. Mehtap Pasin`in en hakiki takipcilerinden biriyim..<br />
<br />
Yillar once cok sevdigim arkadasim, <a href="http://yepisyeni.blogspot.ca/">yepisyeni </a>sayesinde kesfettim blogunu..Ilk actigim gun, benim de cok sevdigim `baykus` heykelcikleri ile karsilastim. Inanilmaz! Benim en cok yapmak istedigim seyi yapmis, dunyanin dort bir yanindan topladigi baykus figurlerini hayatinin raflarina yerlestirmisti...Kim bir cukura tas attiysa, ugursuz sayilmis dunyanin en asil ve bilge hayvani yuzyillarca..Hatta eski medeniyetlerden Yunan ve Mezopotamya da cok deger verilen bir hayvan olmasina ragmen , sadece `Roma` lilar tarafindan ugursuz sayilirmis...Yuzyillar sonra gene Roma da, hakettikleri degerleri bulmuslar diye pek sevinmistim:)... ``Baykus un, Toronto`da ki hakettigi yeri`` konulu yazi ve fotograflarimda pek yakinda!:)<br />
<br />
Baykus fotograflarindan da daha fazla etkileyen baska birsey daha oldu acar acmaz sayfayi..Fon daki muzik! Hayatimda seyretmekten hic bikmayacagim bir filmin, hayatimin en onemli anilarini canlandiran muzigi...<a href="https://www.youtube.com/watch?v=Oy2Altl_s-Q">Karşı Pencere & Gocce di Memoria</a>. Dogru zamanda dogru yerdeydim... <br />
<br />
Kac sene oldu bilmiyorum gizli gizli takip edeli...Kendimce ``sanal niyet``yaptim blogunu...Cunku ne zaman acsam, beni hep bir baska surprizle karsiladi...<br />
<br />
Sanirim bu yilbasi 6 Ocak aksamiydi,,Bir baska cok sevdigim arkadasim; <a href="http://isaramagunlugu.blogspot.ca/">is arama gunlugu</a>, `zayiflamam lazim` sikayetlerimin ustune ``Mevsimler den Roma` yeni bir programa basliyor!``demesiyle kurkcu dukkanima dondum:) Saglikli yasamaya alismadan da donup dolasmaya niyetim yok!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
LUNATIChttp://www.blogger.com/profile/11720660908507886925noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-17400342.post-895072757026133582010-09-24T06:50:00.000+03:002010-09-24T06:50:06.847+03:00Sevdik bu ŞehriToronto’ya taşınmadan önce çok endişelerim vardı...Sıkılacakmıyız? Özliyecek miyim? Durabilecekmiyim? diye. Bu soruların cevaplarını henüz bulmuş değilim gerçi. Ama en çok bir rahatlama hissi içerisindeyim. Şehrin kuzeyinde bulduk evimizi. Şehir merkezinden uzakta olalım istedik. En çok ta okulların başarı ortalamaları yönlendirdi bizi bu bölgeye. Bizim mahallede fazla yok ama civarda Çinliler çok fazla..Ama bildiğimiz Çinli gibi değiller,,Bilmem kaçıncı nesil olmuşlar. İnanılmaz hırslılar. Hatta çoğu oldukça zengin..Hint’li, Kore’li, Rus, Japon azınlıklar takip ediyor onları. Gerçek Kanadalı çok az var..Herkes birbirine “aslen nerelisin” diye soruyor ve herkezin bir cevabı var..Ben 7 kuşaktır İstanbul’luyum diyorum ama :)) <br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhHoDKwgwK1HCmPPgzHBkBXr7vrsGcr6TscUEwmOV2NoJonxCaas2CcBWFlcvrBgce6H_-G15vNeV4UzFyoQ_Gl0N3RgNfRdxYWxaafzMnIpLwpXWotIxAL06KMAdEBwXAvyKAY/s1600/science,+sedef,+red+leaves+005.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="232" px="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhHoDKwgwK1HCmPPgzHBkBXr7vrsGcr6TscUEwmOV2NoJonxCaas2CcBWFlcvrBgce6H_-G15vNeV4UzFyoQ_Gl0N3RgNfRdxYWxaafzMnIpLwpXWotIxAL06KMAdEBwXAvyKAY/s320/science,+sedef,+red+leaves+005.jpg" width="320" /></a></div><br />
<br />
Banliyömüz,(!:) oldukça sakin, yemyeşil ve düzenli...Trafik ve otopark derdi yaşamadım henüz..Elbette trafikte yoğunluklar var ama bir kargaşa değil..Kimse kimseyi sıkıştırıp şeridine geçmiyor. En yakın alışveriş merkezine gitmek için kuyruklarda beklemiyorum. Kimse neden gitmiyorum diye korna çalmadı henüz, hatta ben yanlış şeritte bekleyip arkamdakileri bloke ettiğimde bile. Karşıdan karşıya geçerken ezilme tehlikesi atlatmadım şükür. Yayalar en önemli şahsiyetler trafikte. Her alışverişte, kasiyerin bugün nasılsınız? Sorusuna alıştık artık. Alışverişleri 11. kata taşıma derdimin olmaması hoşuma gidiyor en çok. Geldiğimden beri puseti kucağımda taşımak zorunda da kalmadım mesela, daha öncesi mimari ödüllü bir sitede taşıdığım gibi. Bazen insanlar öyle yardımsever ve samimi ki, kendimizden hicab duyuyoruz. Alışacağız... Şimdiye kadar girdiğim hiçbir kapıda güvenlik dedektöründen geçmedim. Henüz bir hırsızlık, kapkaç, gasp olayına da rastlamadım. Duymadım.Kasada para öderken arkamızdaki müşteri bizden öne geçip torbalarını da hazırlamadı daha. Neredeyse her evde bir köpek olmasına rağmen, bir b...a da basmadık. Haberler de çok sıkıcı. Yağmur yağdı diye kimse sular altında ölmedi henüz, ülkenin başbakanını yolda görsem tanımam. Zira rastlamadım tv de..Tecavüz, eroin mafyası, sergi basıp adam dövme ve cinayet haberlerini, neti açıp Türkiye’deki haberlerden öğreniyoruz. Bünye istiyo çünkü. Alışamadı. Ülkenin; ne iş yaptığı belli olmayan, ama çok zengin ve şöhretli kısmısınlada tanışmadık henüz magazinden. Türk dizilerimizin de eşi benzeri yok , netten takip ediyoruz. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhF__w-6MoAQXTNijbw8cb-90DAlV7aypH0JJoh2R1wRCFTUphyphenhyphen9HJtw2yjrtEhGVFQ5EBdXyvAA9rgETX-L7vjAVddh6S3zw6VfkDx54aODYsyLT7mPwt0r-XA55YkpwZrMyX4/s1600/science,+sedef,+red+leaves+007.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" px="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhF__w-6MoAQXTNijbw8cb-90DAlV7aypH0JJoh2R1wRCFTUphyphenhyphen9HJtw2yjrtEhGVFQ5EBdXyvAA9rgETX-L7vjAVddh6S3zw6VfkDx54aODYsyLT7mPwt0r-XA55YkpwZrMyX4/s320/science,+sedef,+red+leaves+007.jpg" width="239" /></a></div>Bölgemizdeki her türlü, sosyal, sanatsal olaylardan haberdar olalım diye evimize dergiler yolluyorlar. Ne çok para dökerdim bu dergilere her ay. Ama ben en çok kapımıza gazete atan teyzeyi seviyorum. Amerikan özençliğim varmış meğersem.<br />
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizxmJ6O1g8DBgZFALO6kUB7-qDRlXF4Y_hJpYp-n45fNwGyvKaoGyAgaoH_X3MV8Djvabn32v8XdhpRlttZHr93wUL6SjRV1UpgqWSg1ZicWK0sFRD6hn0JcXUekWk0hdmPX7G/s1600/science,+sedef,+red+leaves+053.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" px="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizxmJ6O1g8DBgZFALO6kUB7-qDRlXF4Y_hJpYp-n45fNwGyvKaoGyAgaoH_X3MV8Djvabn32v8XdhpRlttZHr93wUL6SjRV1UpgqWSg1ZicWK0sFRD6hn0JcXUekWk0hdmPX7G/s320/science,+sedef,+red+leaves+053.jpg" width="320" /></a></div>İnsan profili oldukça konservatif.. Şehir merkezinde var tabi marjinal tipler, dilenciler, homeless lar ama etrafımda “”ya bu ne yahu” dediğim insanlara rastlamadım henüz. Biraz Çinli kızlarımız seviyor topuklu, garip, çakma ayakkabılar ile gezmeyi. Gece patinaj çeken asi delikanlılarda yaşamıyor sanırsam. Burada üstü açık arabalar ve motorsikletler yaşlı amcaların tekelinde nedense. Bünye de de ehlil olmak gerekiyor galiba. Bir de, “evin hanımına karşı gardını almış” yüz ifadesiyle otobüslerden inip, evlere dağılan kadınlarda yok sabahları. Burada herkes kendi işini kendi yapıyor. Niye paraları mı yok.? Bilmem..Ben de utanıyorum komşulara “bildiğin güvenilir biri varmı?” diye sormaya:))) En çok Ayşemi aradım ama ne yalan söyliyim.Zor geliyo bu ev işleri. Bitmiyor, bitmiyor... O da beni ararmış ama “Ablam benide aldırsın” dermiş... ama...Çok zor be Ayşem. Keşke olabilse..Ben kendi işimi yaparım da..Senin "ümidin" olmak üzüyor beni. Neyse bunu sonra anlatırım. Uzun çok. Diyeceğim herkes otunu biçiyor, tamiratlarını yapıyor, arabasını kendi yıkıyor..Biz geldik geleli arabamızı hiç yıkamadık.(neredeyse 3 ay) .Onca yağmura rağmen pırıl pırıl hala..Gerçi henüz açıkta kalmış toprak birikintisine de rastlamadım, ya ağaç, ya çimen yada beton, asfalt.. Uçuşamıyor ki toprakcağız, kirletsin..Ama en büyük derdim çöplerle..Gerçekten!! Haftada bir gün geliyor çöp arabası. Biriktirmen ve de ayrıştırman lazım..Ben uzun senelerdir alışığım bu ayrıştırma işine de, haftalık olarak tasnif edip bekletmen çok zor oluyor.Tabi öyle eline geçeni mutfak çöpüne atamıyorsun o zaman. Her türlü yemek artığı öğütücüye, en ufak naylon torba dönüşüme, karton kutular, istenilen ölçüler de katlanacak, bahçe çöpleri büyük kesekağıtlarına,,, "Diğer" diye saydığın herşey de siyah poşetlere. Ben arada bişileri kakalıyordum başlarda. Ama bir sabah postacı kılıklı teyzenin mahallede dolaşıp çöpleri karıştırıp notlar aldığını görünce vazgeçtim. Bu memleket ister istemez sana düzeni, kuralı, temzliği, saygıyı aşılıyor. Zaten bunca göçmenin yaşadığı bir yerdeki bu düzenin sebebi; benim gibi, ülkesindeki kargaşadan sıkılmış olmalarından kaynaklanıyor sanırım. <br />
<br />
Şu an, gerçek sonbahar yaşamanın verdiği duygusallık, etrafa optimist bir gözle bakmamı sağlıyor belki:))) Yakında kara kış çökünce görücem ben seni Lunatic hanım..:)<br />
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-2y8bPktJCMbF-p1AxZUbbnIKegBn9ls-k4QsX7C3017YVsMi40YTfV3MMgzKGPvGxSHkWmDtJ6B9k1lYIm4mbM96uZ9GtP7BdHdRc0ghx2ntCCXyRjG7p7ixdzUbrLcRbAC7/s1600/science,+sedef,+red+leaves+146.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" px="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-2y8bPktJCMbF-p1AxZUbbnIKegBn9ls-k4QsX7C3017YVsMi40YTfV3MMgzKGPvGxSHkWmDtJ6B9k1lYIm4mbM96uZ9GtP7BdHdRc0ghx2ntCCXyRjG7p7ixdzUbrLcRbAC7/s320/science,+sedef,+red+leaves+146.jpg" width="240" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div>LUNATIChttp://www.blogger.com/profile/11720660908507886925noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-17400342.post-12364190168639399322010-09-19T08:50:00.001+03:002010-09-19T08:52:14.464+03:00Kuzularım...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhB4nORNfuay5eR_hVfSUH2TqX3Ux9mW0ieD6v-ZtegNY9WYf61vnY6IzILYFrWTAe87iW2LPWDSkFfkpjzp7njohWgEOQznuZAFNxAx9KbXQ5PoCCAcOWm0I-EWJu0xDzgUw-S/s1600/sunday+at+park+007.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" qx="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhB4nORNfuay5eR_hVfSUH2TqX3Ux9mW0ieD6v-ZtegNY9WYf61vnY6IzILYFrWTAe87iW2LPWDSkFfkpjzp7njohWgEOQznuZAFNxAx9KbXQ5PoCCAcOWm0I-EWJu0xDzgUw-S/s400/sunday+at+park+007.jpg" width="300" /></a></div>Geleli 2 ay 12 gün olmuşş.. Bana yıllardır burada yaşıyormuşum gibi geliyor. Çok iş hallettik. En büyük zorluğumuz, babamızın iki haftada bir gelip, bir hafta kalması. Gerçi İstanbul'dayken daha uzundu bu ayrılıklar ama çevremizde çok insanımız vardı...<br />
<br />
Büyük kuzu Duygu'nun adapte olabilmesi için çaba sarfediyoruz.. İstanbul'daki arkadaşlarını çok özlüyor. Bizden daha büyük bir değişim içinde tabii, dil sorunu, yeni çevre, okul heyecanı. Birde Balık burcu olma durumu. Çok duygusal ama bir o kadar da dirayetli kızım. Bugüne kadar hiç üzmedi bizi. Her işin üstesinden başarıyla geldi...<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrizyxpylN3i3c29KluBQZXzedVGkMzKygfmP5mxAZ-G8dglOHq5v5igHRaYsVZliEs9J8g38FQXJHqjzGSxNraWgLqxFxmOx6UQ8ieGDh0zV8YMK2O7Tt_19JSjfRNlLkIxXG/s1600/sunday+at+park+020.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="250" qx="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrizyxpylN3i3c29KluBQZXzedVGkMzKygfmP5mxAZ-G8dglOHq5v5igHRaYsVZliEs9J8g38FQXJHqjzGSxNraWgLqxFxmOx6UQ8ieGDh0zV8YMK2O7Tt_19JSjfRNlLkIxXG/s400/sunday+at+park+020.jpg" width="400" /></a></div>Yazın kamplarına gitti. İlk günler morali bozulsa da, güzel arkadaşlıklar kurdu eğlendi. Hatta kamp sonunda dans gösterileri sundular,, ağlayarak ayrıldılar..Çocuk kısmısı garip. Daha kolay adapte oluyorlar herşeye..Ve okulu 7 eylül de açıldı..İlk günü okula gitmek çok zor geldi kuzuma..Çok korkuyordu ama belli etmedi:(( Türkiye'deki eğitim sisteminden sonra,,buradaki leblebi çekirdek oldu..İngilizce ve Fransız ca öğreniyorlar allahtan..canı sıkılmıyor şimdilik....ESL (english as a second languge) sınıfına gidiyordu matematik ve dil dersleri için..Öğretmeni "sen artık sınıfında ders yapabilirsin, ingilizcen yeterli" demiş!!..Daha bir mutlu geldi cuma günü..İnanılmaz bir hızla öğreniyor gerçekten...Hatta arada kibarca "Anne......diye de söyleyebilirsin,,biliyorsun demi??" diye beni de düzeltiyor:)) Sınıfındaki arkadaşlarını da sevdi.."Türkiyede' kilere göre çok farklılar,,daha çocuksular sanki,,herkes çok yardımsever,,çok garipler."... dedi ilk günler:)) Şimdi "figüratif buz pateni" ve bale derslerine başlıyacak..İstanbul'daki konservatuar eğitimi boşuna gitmesin istiyorum..Severse devam eder..<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKgxR8WF-JZTtsS5UV_NyIL4gv_v-A6O3tOUdO5r3cPcwRjySrC3cu0VzkC2zewmuovIAuuBvwWvWvDlLW9BtIm27XGXz5syGcs5Zp01jIjOF6xN5hZxK0zrIw2kLqKs9nsFn_/s1600/IMG_0033.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" qx="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKgxR8WF-JZTtsS5UV_NyIL4gv_v-A6O3tOUdO5r3cPcwRjySrC3cu0VzkC2zewmuovIAuuBvwWvWvDlLW9BtIm27XGXz5syGcs5Zp01jIjOF6xN5hZxK0zrIw2kLqKs9nsFn_/s400/IMG_0033.jpg" width="300" /></a></div>Bu arada geldiğimizden beri evde canı sıkılmasın diye neredeyse her akşam bir gençlik filmi seyreder olduk..Bu pre-ergenlik döneminde çok özeniyor bir yandan genç olmaya..Ama, kardeşine oyun oynatıyor görünümünde saatlerce barbie leriyle de oynuyor hala...Yalnız kaldığında ise yazıyor hiç durmadan,,günlükler, şiir ler,,hikayeler... Kim bilir ne fırtınalar kopuyor ruhunda..Yazı yazmak en iyi ifade biçimi oldu hep..(Bana çekmediği kesin yani)...Tabii diğer en büyük tutkusu kitaplar. Getirdiği Türkçe kitapları tüketti çoktan,,tekrar tekrar okuyor...Nereye gitsek elinde bir kitabı muhakkak var.. Değmiyorum çok fazla...Ama saatlerce uzaklaşmasından da üzülüyorum bazen...Kendi içine kapanmasın istiyorum..Zira ergenlik mi?? Bu kadar büyük değişimlerden mi?? Karar veremiyorumm..Belki ikisi birden..Bir de kardeş meselemiz var...Mesele değil aslında,,,çok seviyor kardeşini..Tam 10 yaş fark var aralarında,, Eloş ta 20. ayına yaklaşıyor..Ve ablaya hayran..Yaşının tüm şekerliği üstünde..Ne istese yaptırıyor ablaya...Ela nın doğumundan beri çok sorumlu oldu Duygu..Benim de en büyük yardımcım tabii...Hep söylüyorum bu zorlu taşınma süreçlerinde,,Duygu olmasa ben bir hiçtim..Asla kalkamazdım onca yükün altından.. Ama üzülüyorum bazen,,Ben yorulmiyim diye annelik yapıyor resmen...Okul dan gelir gelmez "Çok üzdü mü ela seni??" oluyor ilk sorusu..Şimdiye kadar Ela nın hiçbir bakımı için bir istekte bulunmadım Duygu'ya..Herşeyi kendi isteğiyle yaptı...Tabii "dur aman ben yaparım" da demedim..Kendi yazdı rolünü..Mutlu görünüyor şimdilik...Evde iki anne bir bebek büyütüyoruz yani:))) Duygu doğduğu günden beri; ne kadar sakin, ne kadar uyumlu ve mutluysa,, Ela kızımda bir o kadar hareketli, çılgın, dediğim dedik!! Doğduğu günden beri bir muziplik var gözünde..Gerçekten:))) Aslında hakkını yemiyim,,karnı tok, sırtı pekse..derdi yok fazla.. Sadece yerinde durmuyor!! Düz duvara tırmanan cinsten..Yüreğimiz ağzımızda geziyoruz..Ya masanın tepesine çıkmış,, ya merdivenlerden atlıyor...Her tarafı çürük,,ne zaman nasıl oluyor kendi de farkında değil:))) "Bakınnnn nasıl becerdim" diye bir sırıtma yüzde...Tabii 2. çocuğun verdiği rahatlık var serde..Duygu bebekken "aman popüler kültürden etkilenmesin, aman tv seyretmesin, haftalık beslenme takvimleri, gelişim çizelgeleri, cici elbiseler, hergün başka temalı oyun saatleri diye kendimi parçalamıştım.. Eloş bir o kadar programsız şu an.. Evde ne varsa onu yiyor,,eşofman ve şort en favori kıyafetlerimiz, tv evde hep açık..(abla ingilice öğreniyor), uyku saatlerine kendi karar veriyor..:))) Rahat yanii..Bende rahatım...Duygu ya yaptıklarım yanlış değildi belki ama çok ta gerekli olmadığını zaman içinde anladım..Hatta yuvaya başladığı ilk günlerde servisten inipte Seda Sayan şarkısı söylediği gün vazgeçtim...Ben, eşim, çevresi, arkadaşları nasılsa çocukta farklı olmuyor..Bizde çok farklı bişi olsun istemiyoruz ama bunun için çok çaba sarfetmeye gerek yok..Artık kızlarımı şımartıyorum..<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivaYWapi43lzZgbFbKF0dL6dNg7X5VpV17Qa6OOC1dV0l81RzmZVaZOTIq7agtsJSC6nFJ-i-hDUkZkTEEOjbGck99BXyC_VSwK-zR4zWmlR0Qm7XWhLKyvD8LAKcBkNHlgq23/s1600/IMG_0022.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" qx="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivaYWapi43lzZgbFbKF0dL6dNg7X5VpV17Qa6OOC1dV0l81RzmZVaZOTIq7agtsJSC6nFJ-i-hDUkZkTEEOjbGck99BXyC_VSwK-zR4zWmlR0Qm7XWhLKyvD8LAKcBkNHlgq23/s400/IMG_0022.JPG" width="300" /></a></div>Saatlerce oyun oynuyorum...Bende eğleniyorum, Onlar da. Hayatımız oyun parklarında geçiyor..Hep birlikte kumlarla ve sularla oynuyoruz.. Ela yı da götürdüğüm oyun grupları var..Çince yi sökücek yakında:)) Yemek masamızda döküp saçıyoruz... Ela bize yemek servis ediyor en çok.. Bir de yemeklerimize ekmek doğramayı seviyor. Canımız istediğinde lolipopları götürüyoruz...Sakladıkça daha çok ilgi çekici oluyor. Artık çok talep etmiyorlar.. Ablasının gençlik filimlerine bayılıyor:)) Ya da mısırları yere döküp sonra bize yedirmeyi:)) En çok ayakkabılıktaki ayakkabılar dışarda bu aralar...Evin her köşesinden ayakkabı çıkıyor,,,Toronto bize iyi geldi..Aman birileri gelicek,,evi bu halde görmesin endişelerimiz yok.. Akşamları kızlar yatınca en fazla yarım saatimi alıyor nasıl olsa..Yapabildiğim kadar...Kendi kendime soruyorum "özledim mi??" Türkiye'yi diye..Elbette çok özlüyorum ailemi, arkadaşlarımı,,ama sanki bi durulasım varmış, kendi kendime kalmak istiyormuşum bir dönem... Sadece kızlarımla ben.. Tek derdimiz,, kendimiziz..Özümsüyoruz birbirimizi,, özlemişiz hatta.. Hayatımdaki en "değerlilerin" keyfini çıkarıyorum.. Bugün mutluyuz.. Yarın ne hissederiz bilinmez...Önemi de yok zaten....LUNATIChttp://www.blogger.com/profile/11720660908507886925noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-17400342.post-40084406779381532152010-09-07T06:26:00.000+03:002010-09-07T06:26:11.447+03:00Sevgi Nehri...Miniciğim,,,<br />
<br />
<br />
Ne çok şey başarmışsın gördün mü?? Yüzlerce insanın kalbini, sevgiyle, kim nasıl biraraya getirebilirdi böyle...Çok şey öğrettin bize..Mücadele etmeyi, sevgimizi göstermeyi, ne kadar boş şeylerle uğraştığımızı, hayatın anlamını...Kalbimizin en güzel "SEVGİ NEHİR'İ" sin artık..Ailenin ve bizim yüreğimizde çağlayacak.....LUNATIChttp://www.blogger.com/profile/11720660908507886925noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-17400342.post-21829260742815597112010-08-28T01:03:00.000+03:002010-08-28T01:03:15.822+03:00Öncelikler Belirlensin!!!Evime taşınalı 1.5 ay oldu.. Yaşadıkça biriktim, biriktikçe yazamadım.. Zormuş blogu güncel tutmak..Türlü bahaneler bulmak kolay..Ama önceliklerimi belirleme vaktim geldi. Günlerdir kafamda "Elif Şafakvari" kurallar listesi... Yapmak istediklerimi ertelememek üzerine..Bana dair yani..Çocuklar, ev işleri, koca' nın dışında kalan..36. yaşımda yapılacaklar listesi:))) Kural 1..Hayatın seni monotonlaştırmasına izin verme..kendine vakit ayır ve dinle!!! Ne yapmak istiyorsun bugün?? Bugün blog yazmak istiyorum!!! Hemde kronolojik sıralar oluşturma çabasına girmeden. Kendi kendime baskı yapmaktan kurtarmalıyım kendimi..Öncelikler özgürce belirlenmeli...<br />
<br />
Kanada'ya gelirken, hep hayalimde, evimin bir köşesini yaşam merkezim olarak kurmaktı...Yaptım...Bodrum katım, akşamları bana kalan saatlerimi değerlendirmek üzere kurdum:)) Bir home cinema ve seyredilecek filmler köşem ve tabi müzik arşivim...Karşısında uzun vakitler geçirebileceğim bir kütüphanem...Devamlı ortadan kaldırmak zorunda olmadığım şövalem, tuvallerim, boyalarım...Kızlarımla yaratıcılığımızı kulanabileceğimiz, üstü projelerle dolu 4 kişilik minik bir masam,ilk önceleri nerelere sokacağımı bilemediğim ama şimdi kızlarımın büyüdüklerinde anımsamalarını istediğim, eski ev sahiplerimizden yadigar bilardo masası,, home-office olarak kullanabileceğim, raflarım, dosyalarım,printer, fax, pc bağlantısıyla, dünyamın kumanda merkezi...ve tabi bunların dışında kalmasını hayal ettiğim için kapısını hep kapalı tuttuğum ütü - çamaşır odası:))) Hepsini 67 m2 yere sığdırdım...Birde kendimi içine atabilsem tam olacak..Bugün den itibaren "söz" akşamları en az 1 saat inilecek ve yaratıcılığın sınırları zorlanacak..Sanat dergileri karıştırılacak, netten yeni kitaplar, filmler takip edilecek, müzikleri, filmleri indirirken, tuale aktarılacaklar hayal edilecek, öyle ilk akla gelenler yapılmayacak, biraz eskiz yapılacak, geleneksel motifler çalışılacak,,yola çıkış hikayeleri seçilecek; "konu başlıklarından" ,,okunacak, araştırılacak,,"geleneksel den evrensele" ya parolamız,,özgün değerlerimizi daha çok okuyup keşfetmeliyim ki,,çalışsın hayal gücüm..Peki "Her akşam 1 saat sanat" ekledim kurallara..Yazarken hatırladım,, 1 şişe rom eksik dekorasyonda...malum,,,, hatırladıkça yaşanmışlıkları eşlik edecek:)))))LUNATIChttp://www.blogger.com/profile/11720660908507886925noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-17400342.post-32571147660027139922010-07-29T09:22:00.000+03:002010-07-29T09:22:50.647+03:00Tanışmak ve Taşınmak -1-Bügün Toronto da 20. gün..Önemli bir gün,, çünkü evdeki son koli mi de açtım:)) Mis gibi oldu evim..Seneler sonra cam silip, ütü yaptığımı farkettim..Ama zevkle.. İlk günler bana yabancı gelen evim, tanıdık, hatıralarla dolu objelerle ısındı birden...<br />
<br />
Benim için "yeni hayat" ,, sevdiklerimi havaalanında bıraktığım an başladı.. En zor atlatmam gereken durum du çünkü.. Bir ayrılabileyım gerisi kolay:))...Evet ayrılmak zor, gerisi kolay oldu hakikaten.:)) 2 kızımı koynuma alıp uçtum buralara..Barbar (yani kocam:)))), havaalanından bizi aldığında , tatile gelmiş gibi hissettik kendimizi:)) "İnternetten" aldığımız evimiz henüz kullanıma açılamadığından, otelimize yerleştik..Tabii sonra doooğru evi görmeye.. Ev ile ilgili anlatmam gereken uzun bir süreç var öncesinde ki roman olur:)) Ama kocam ev ile ilgili gerekli onarımları ve temizliği bitirtmiş olmanın gururuyla, beğeneceğimizden emin bizi getirdi yeni evimize...ilk girdiğimizde ev, kızıma ve bana kasvetli ve eski geldi..Ama adamcağız o kadar uğraşmıştı ki günlerdir. Aaaa ne güzell!!! Ama daha çok işi var dimi?? şeklinde bağladık konuyu..İnternet ten beğendiğim duvar rengi mutasyona uğramış,, badana lazım..bahçe hercai görünümüne rağmen, ihtiyacımız olan ışığı sağlamak için budanması ve bakılması lazım,, patio temizlenip cilalanacak, merdivendeki halılar sökülecek, şömine giydirilecek, orası burası onarılacak, aslında kapı pencere de değişmeli:))) Eve bi parke ve badana yaptırınca yetmiyormuş meğer:))) Ama çatı katı, odalar, mutfak, özelikle bodrum oldukça güzel..Dünya kadar dolabım var..Ayıp olmasın diye tüm hayallerimizi oralara yönelttik:)) Tabi en önemli sorunumuz, Barbar sadece 10 gün bizimle, sonra işi gereği 15 gün yok..Bu arada İstanbul dan gelen eşyalar bir an önce gelmeli.. Elektrik sistemimiz farklı olduğundan, tüm aygıtları yeniden almak lazım,....diye diye, kocaman bir listeyle çıktık evimizden..İlk 2 günümüzü evin ihtiyaçları için harcadık,,tabi gezip, tatmak istediğimiz bir sürü yer var..öğlen orda akşam burda derken, akşam otele döndüğümüzde, Kocam la göz göze geldik..Dedim ki; Bu böyle uzaktan olmayacak taşınalım!!! Tamam dedi..yarın, yaşayacak kadar acil bişiler alalım, yarın akşam evimizdeyiz!!!:)))LUNATIChttp://www.blogger.com/profile/11720660908507886925noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-17400342.post-65646685546426898372010-07-28T08:29:00.000+03:002010-07-28T08:29:06.472+03:00Yeni HayatEvet, 19 gündür Toronto'dayım.. Her geçen gün anlatacak o kadar çok şey birikti ki,zararın neresinden dönüpte yazsam diye,,,,anca oturdum pc min başına... Önce bir küllerinden silkeledim blogumu:)) Yola çıkmaya çalışmanın verdiği endişe ve telaşın egemen olduğu renksiz blogum,, kendini rengarenk, heyecanlı ve gizemli bir zemine bıraktı:)) Evet biraz daha renklerle oynanıp, biçimlendirilip, resimlerle süslenebilir.. Önemli.... tüm hayatımızı not edeceğiz.. Öyle zırt pırt değişiklikler olmaz...karakterli olsun,,yaşanabilecek tüm ruh hallerine uyum sağlasın.. Fonksiyonelliğide önemli,,neyi nereye koyduk diye aramıyalım. Her gelen beğensin,kendinden bişiler bulsun, rahat etsin... Mağlum, beğenilmek en büyük içgüdümüz:)) Tabi ki geliştirebilmek için, çok kapı gezip, öğrenmeliyim.. Vaktimiz çok,, En güzeli de bu.. Heyecan ve heves.. .Evim, ailem ve bloğum hazırız..Gelsin, yeni hayatımızın, geri kalan günleri:)))LUNATIChttp://www.blogger.com/profile/11720660908507886925noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-17400342.post-12825431403451479732010-05-09T12:56:00.001+03:002010-05-09T12:59:07.212+03:00Anneler Günü Hediyem:)))Uzaktaki Koca'dan mektup;;;<br /><br /><br /><br />Benim Karim Annelerin en guzelidir..<br /> <br />Sabahtan gece yarilarina kadar hep varsa yoksa cocuklarini konusup, cocuklarini dusunup deli oldugu icin..<br /> <br />Cocuklarina en cok ne yakistigini durmadan dusundugu icin, bunun icin gerekirse Buyuk Kiziyla saatlerce tartistigi; Kucuk Kiziyla da simdilik hic tartismadigi icin<br /> <br />Gunlerce cocuklarini nasil daha iyi beslerim diye dusundugu; Buyuk Kizi icin en guzel, en hormonsuz besinleri sectigi; Kucuk Kizi icin aylarca memelerini daha iyi , daha cok sutle nasil doldururum diye yemedigi tatli kalmadigi, icmedigi malt hulasisi kalmadigi icin<br /> <br />Kucuk Kizi icin aylarca her gece usanmadan , her mikirdamasinda usenmeden uykusundan kalkip, onu besleyip sarmalayip yine uyuttugu icin<br /> <br />Buyuk Kizi icin senelerce beraber okullara tasinip, kurslara yazilip, butun Ilkokul mufredatini yutup yalayip ezberledigi icin<br /> <br />Kizlarinin sagligi icin gidecegi doktorlari nerdeyse sinavla ise aldigi, doktor ziyaretlerinde duyacagi cevaplari sanki sinav sonuclarini beklerken ki heyecanla bekledigi icin<br /> <br />Kucuk Kizi biraz daha sisman gozuksun diye beziyle tarttigi icin; Buyuk Kizi biraz daha uzun boylu gozuksun diye kizinin boyunu olcerken mezuranin ucunu bol tuttugu icin<br /> <br />Kucuk Kizini yurumeden yuruttugu; konusmadan konusturdugu icin; Buyuk Kizini yabanci dil konusan bir balerin yaptigi icin<br /> <br />Kucuk Kizina, bir umut belki yer diye , hep iki misli mama hazirladigi; Buyuk Kizina ise hep yemegin en iyi yerlerini verdigi icin<br /> <br />Cocuklari hastalandigi zaman, yemeden icmeden kesildigi, nerdeyse onlarla birlikte atesi yukselip huysuzlandigi icin,<br /> <br />Bu kadar sene sonra gozunu karartip cocuklarinin gelecegi icin uzak diyarlara gitmeyi goze alabildigi icin<br /> <br />Ve tabi ki benim karim oldugu icin O Annelerin En Guzelidir!<br /> <br /> <br />Sevgilerimle..<br /> <br /> <br />KocisLUNATIChttp://www.blogger.com/profile/11720660908507886925noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-17400342.post-74822601467092233962010-05-06T00:00:00.003+03:002010-05-06T01:53:14.125+03:00Hayatımdaki Kanada....Kanada'yla olan ilişkim,,eşimle olan ilişkimle aynı zamanlara rastlar:)) Harita üzerindeki yerinden başka detayları, uzun bir kanada geçmişi olan, "kocam" pekiştirmiştir:)) Hatta evliliğimin 9.ayı ve 11. seneleri, "kendiliğinden kanada vatandaşı"olarak doğan kızlarımla, yarım kan "canadian" bile sayılırım...Her ne kadar kışını 15 günden fazla yaşamasamda, ziyaretlerimden, Toronto'yu "yaşanılası bir şehir" olarak benimsemişimdir...Taaa ki Ocak 2010 olana kadar.<br /><br />Evliliğimizin ilk yıllarında, kontrolu eline alan,"proje bazında yaşam standartlarımız",,Duygu kızımın okula başlamasıyla beraber, yerini; "biz ayrı projelerin insanıyız" şeklinde bir evliliğe dönüştürmüştü:)) Uzun seneler, günlerce eşimle görüşemiyerek, ailemizi ayakta tutmayı başardık...Taa kii Ela kızım gelene kadar:))) Ben artık 2 çocuğun sorumluluğundan korktuğumdan herhal, rest çekermiş taklidi yaparak, "Ya bizide götür,,ya sende gitme" diye türkü mırıldanırken, kocam bunu ciddiye al... ve, "Haydi bakalım, yeni projemiz Kanada da..Al bakalım sana Toronto haritası, oturmak istediğin mahalleyi seç",,diyerek, yeni yılın ilk müjdesini verdi...Tabii kendisi de yeni "projesine" başlamak üzere yola çıkarak....<br /><br /><br /><br />İşte; İki paragrafta tüm hayat hikayemi ve Toronto'10 maceramızın ilk günlerini anlatmış oldum:)) "Hazırlıklar başlasın!!!"......LUNATIChttp://www.blogger.com/profile/11720660908507886925noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-17400342.post-88247869797424490362010-05-04T01:10:00.003+03:002010-05-04T01:13:16.876+03:00Beyaz SayfaNerden başlasam nasıl anlatsam?,,,3 kız kardeş ve 2 kız çocuğu annesi olan beni mi anlatsam?..Sanatçı olmak için çabalarken, yaratıcılığının sınırlarını, aile ve çocuklar ile çizen beni mi?? Yoksam, 12 senelik evliliğinde, 11 ev değiştirmiş, kocasının maceraperest kariyeri uğruna gezmediği ülke kalmayan beni mi??.....İlla da çalışacağımm!!!diye,,,bünyesinde yapılmadık iş kalmayan minik ofisi mi?? Bir tek denizcilik brövesi eksik kalmış,,kurslarımı mı??...Aaa kızım da eksik kalmasın diye!! Yarattığım “projemi” mi? Hayatımın her döneminde kurduğum ve genellikle altışarlı gruplar haline getirdiğim arkadaşlarımı mı?:)))) İşte bana çetele…konu başlıklarım tamam.<br /><br /> Sanırım en iyisi blogumu açmama sebep olan “beyaz sayfam”..İtiraf etmem lazım,,benimde kocamdan kalır yanım yok..”haydi bakalım yeni bir hayata” dendiğinde topuklarım popoma vuruyor..Haydi tonton “hop hop hop” diyerek başlıyorum listelere..Bu yılki hedefimiz; Kanada ya göç etmek..Senelerdir anlatırım “hayatımın bir bölümünü Toronto da geçirmem lazım” diye. Çok kereler, genellikle kocanın işi sebebiyle gitmişliğim var..Çok ta güzel anılarım var..Ama insanın birkaç ay sonra döneceğini bilerek gitmesi zevkli tabii..Göç etmek, benim bile şu anda tam olarak kavrayamadığım bir kavram:)) Ki hala daha başka birileri gidiyormuş ta, bende onlara yardım ediyormuş hissi içerisindeyim..Belki yazarak daha iyi anlarım diye yazıyorum zaten:)) Birinin bana anlatması lazım,,ve o ben olmalıyım:))) Heyyy hanfendiii gerçekten gidiyorsunuzzzz!! Anneni, ablanları, arkadaşlarını bırakarak hem de!!! O yarım sayfa tuttuğun çetele varyaaa,,hepsi kendini reset edecek..15 gün içinde eşyalarını gönderip,,o listelerin hepsinin yanına tık laman lazım..İstanbul u soluyabilmek için ise tam 2 ayın kaldı!! Yap ne yapacaksanLUNATIChttp://www.blogger.com/profile/11720660908507886925noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-17400342.post-50900081164064140702010-04-30T23:31:00.002+03:002010-05-01T00:11:58.870+03:00Merhaba,Ömür denen şey son sürat geçiyor...Hep bir hedefler belirleyip, arkasına takılıp gidiyoruz..İstediğimiz hayatı, "birgün" yaşayabilmek için ne çok gün harcıyoruz. Ben, 2005 te kendime bir blog açmışım mesela... Birgün yazabilmek için tam 5 sene harcamışım:)) 5 sene önceki istediğim o "birgün" gelmiş mi ? Hayır,, Ama ıskaladığım çok gün olmuş..Sadece 5 sene içinde bile ne çok şey yaşamış ve içime gömmüşüm.. Artık günleri "save "etmenin vakti gelmiş...<br />Tam da hayatımda yeni bir "beyaz sayfa" açarken...<br /><br />Tabii yazmak ta bir yetenek işi:)) İtiraf etmek lazım 5 senedir yazmayışımın en büyük nedeni, kendimde böyle bir yetenek görememem:)) Herşeyi yapabilirim. Anlatırım, okurum, resim yapabilirim, tartışabilirim, fotoğraf çekebilirim, yaratıcı bir kişiliğim:)))...Ama yazmak benim ifade biçimim olamadı hiç..<br />Kalbine çok güvendiğim, canım arkadaşım, anneböcüğüm, beni heveslendirmese bir 5 sene daha da yazamayabilirdim..Hayatımda "gene" bir yeni sayfa açtığın için teşekkürler...<br /><br />"Merhaba" Zehra'cımmmm......LUNATIChttp://www.blogger.com/profile/11720660908507886925noreply@blogger.com0